Hicri Dördüncü Asrın İslâmî İlimlerin Gelişmesindeki Yeri


Ertürk M., Aydar H., Birışık A., Ravaşdeh Z., Çakıroğlu S., Tırabzon A., ...Daha Fazla

  • Etkinlik Kategorisi: Bilimsel Kongre / Sempozyum Organizasyonu
  • Etkinlik Türü: Sempozyum
  • Etkinlik Organizasyonu Yılı: 2023
  • Katılımcı Sayısı: 87
  • Özet:

    İslâmî ilimlerin nasıl başladığını ve ilk asırlarda nasıl geliştiğini öğrenmek oldukça mühim bir konudur. Zira daha sonraki dönemlerde ve günümüzde gelinen noktayı görebilmek, nasıl bir evrilme yaşadığını anlayabilmek için ortaya çıkış ve gelişme sürecini iyi bilmek gerekir.

    Biz de İslâmî ilimlerin nasıl ve hangi şartlarda zuhur ettiğine, nasıl bir süreç takip ettiğine dair bazı tespitlerin yapılmasına imkân vermek amacıyla İslâmî ilimlerin zuhûr ettiği ilk asrı ve ondan sonraki yüzyılları, Asır Asır İslâmî İlimler üst başlığıyla uluslararası sempozyumlar serisi halinde işlemekteyiz. Bu çerçevede her bir yüzyılı bir sempozyuma konu ederek, o asırdaki İslâmî ilimleri bir bütün olarakincelemekte ve günümüze kadar getirmeye çalışmaktayız. Bununla, temel İslâmî ilimlerin nasıl ortaya çıktığını,nasıl geliştiğini,hangi konularla başladığını,bunların nasıl bir seyir takip ettiğini,yüzyıllar sonra bugün bildiğimiz hususlarla ne derecede örtüştüğünü,bugün İslam alemi olarak yaşamakta olduğumuz birtakım sorunlarla herhangi bir alakasının olup olmadığını,tarihî süreç içerisinde herhangi bir yerlerde bazı kırılmaların, değişimlerin, farklılaşmaların yaşanıp yaşanmadığını ortaya koymaya, böylece İslam ilim, kültür ve medeniyetine katkı sağlamaya çalışmaktayız.

    İslâmî ilimler açısından hangi asırlarda daha çok ilmî etkinlik ve hizmetlerin ortaya konulduğunu,hangi asırların ilmî faaliyetler bakımından daha zengin ve daha parlak olduğunu,hangi asırlarda ilmî çalışmaların zayıf ve yetersiz kaldığını;ilmî faaliyetlerin zengin veya zayıf olmasının, o asırlardaki genel gidişatla, yönetim, siyaset ve sosyo-kültürel durumlarla ilişkisinin ne düzeyde olduğunu,toplumsal şartların ilmî faaliyetlerin azalıp çoğalmasında, kaliteli veya zayıf olmasında nasıl bir rol aldığını,hangi şartlarda ilimlerin çeşitlenip zenginleştiğini,hangi koşulların ilmî çalışmaları gerilettiğini,ilmî hizmet ve faaliyetlerin coğrafi bölgelerle ve o bölgelerdeki insan, iklim, doğa gibi unsurlarla bir ilişkisinin olup olmadığını,herhangi bir asırda herhangi bir bölgede ilmî faaliyetler çeşitlenip zenginleşmişse bunda hangi faktörlerin etkin olduğunu tespit etmeye gayret göstermekteyiz. İslam dini ve İslâmî ilimler açısından Hicrî dördüncüasır da önceki üç asır gibi oldukça önemlidir. Hicrî birinci asrı İslâmî ilimlerin tohumlarının toprağa serpildiği ve yeşerdiği; hicrî ikinci asrı da İslâmî ilimlerin boy atıp fidan haline geldiği bir asır olarak düşünebiliriz. Hicrî üçüncü asır bu ağaçların artık meyveye durduğu ve bereketli ürünler verdiği bir asırdır. Dördüncü asır ise meyvelerin olgunlaştığı ve tam kıvamına geldiği bir asırdır. Ürünlerin olgunlaşıp kemâle erdiği bu asrı, 2023 yılında muhtelif yönleriyle işlemeyi planlıyoruz. Burada hicrî dördüncü asır derken, zaman bakımından hicrî 300-399, milâdî 913-1009 yılları arasını; mekân bakımından ise bir ucu Çin seddine diğer ucu Adriyatik Denizi ile Endülüs’te Fransa sınırına dayanmış olan İslam coğrafyasını kastediyoruz. Hicrî dördüncü asırda sekiz halife görev yapmıştır. Bu halifeler zaman zaman yönetimde etkili olabilmişlerse de çoğunlukla o zamanlar güçlü olan daha başka bazı devletlerin etkisi altında kalmışlardır. Halifenin seçimi, tahttan indirilmesi, cezalandırılması çoğunlukla bu devletlerin yöneticilerinin isteğine göre olmuştur. Asrın başında Abbasilerin on sekizinci halifesi olan Muktedir Billâh (hilafeti 295-320/908-302) halife olarak görev yapmıştır. Hicrî üçüncü asrın sonlarına doğru halife olan Muktedir Billâh, hicrî dördüncü asrın ilk yirmi yılında da hilafetini sürdürmüştür. Yaklaşık 25 yıl bu görevi sürdürmüştür ki, bu haliye en uzun süre halifelik yapanlardan biridir. Asır, KâdirBillâh’ın hilafet döneminde (381-422/991-1031) sona ermiştir.Kâdir Billâh 41 yıl süren yönetimiyle en uzun süre bu görevi yapan ikinci Abbasi halifesi olmuştur. Bu asrın başında Endülüs Emevi Devletinde III. Abdurrahman (300-350/912-961) görev başında idi. Ardından II. Hakem (350-366/961-976), II. Hişam (366-399/976-1009) yapmışlardır. 399/1009 yılında II. Muhammed ve Süleyman el-Müsteîn çok kısa sürelerle görev yapmışlardır. Bu asırda çok sayıda İslam devleti ve hanedanlığı bulunmaktadır. Bunları çoğunlukla Abbasi hilafetini kabul etmekle beraber kendi başlarına müstakil bir devlet veya hanedanlık durumundadırlar. Bunlar Zaman zaman Abbasilerle çoğu zaman da kendi aralarında bir takım savaşlar yapmakta, zaman zaman bazı devletler veya hanedanlar diğer bir İslam devleti tarafından ortadan kaldırılabilmektedir. Bu savaş ve iç çatışmalar sebebiyle İslam coğrafyasında çok büyük oranda imar, eğitim, ticaret hareketleri görünüyorsa da yine de bazı bölgelerde bu alanlarda önemli bazı teşebbüsler olmuştur. Bu asırda siyâsî ve askerî hareketlerin daha etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönemde Abbasî hilafetiyle münasebetleri bulunan ve zamanzaman hilafet üzerinde çok ciddi etkileri olan devletlere baktığımızda yandaki tabloda da görüldüğü gibi 10 civarında devlet ve hanedanın varlığını görmekteyiz. Bunların bir kısmı burada üzerinde durduğumuz asırdan yani dördüncü yüzyıldan önce kurulmuş ve bu yüzyıldan sonra da hayatiyetini sürdürmüştür. Bazıları ise bu yüzyılda ortaya çıkmış; bir kısmı bu yüzyılda yok olmuştur. Bunlar çoğunlukla Türk ve İran kökenli devletlerdir. Mezhep olarak da çoğunluk itibariyle Ehl-i Sünnet/ Sünni eğilime mensupturlar.

    bkz: Hicri Dördüncü Asrın İslâmî İlimlerin Gelişmesindeki Yeri, Gerekçe.
     
    http://idav.org.tr/etkinlik/sempozyum/hicri-dorduncu-asrin-islami-ilimlerin-gelismesindeki-yeri/