Dursun F. (Yürütücü)
TÜBİTAK Projesi, 1001 - Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı, 2025 - 2027
Küresel İklim Değişikliği, sıcak bölgeler ve kutup altı bölgelerindeki fitoplankton türlerinin Kutup Bölgelerine doğru yayılmasına sebep olabilmektedir. Antarktika kıyı suları dünyadaki diğer okyanuslardan görece olarak izole bir şekilde bulunmaktadır ve bu yüzden bölgede endemik bir fitoplankton komünitesi olması beklenmektedir. Diğer yandan, bölgeye özgü fitoplankton komünitesi içerisinde yer almayan bazı türler gemi trafiği nedeniyle Antarktika sularına giriş yapabilmektedir. Zararlı Alg Aşırı Üremeleri’ne sebep olabilen bu türlerden bazıları da, bölgenin özelliklerine adapte olarak endemik türlerle rekabet etmekte ve değişen çevresel koşullarla birlikte endemik türlere göre daha avantajlı hale gelmektedirler. Batı Antarktika Yarımadası ise oldukça üretken bir denizel ekosistem olup, özellikle yaz döneminde görülen fitoplankton aşırı üremeleri ile kril ve daha üst seviyedeki avcı popülasyonlarını besler hale gelmiştir. Batı Antarktika Yarımadası son 50 yıllık süreçte yeryüzündeki en hızlı ısınan bölgelerden biri haline gelmiştir. Artan deniz suyu sıcaklıkları ile beraber buzul dinamikleri değişmiş, erimenin hızlanması ile beraber su kolonundaki tabakalaşma artmıştır. Tabakalaşma ile beraber bölgedeki su hareketlerinin değişimi, besin elementleri konsantrasyonlarındaki değişimler ve dikey karışımlara bağlı olarak değişen ışık geçirgenliği fitoplanktonun dikey yöndeki dağılımını etkilemiş ve bölgeyi fitoplankton kompozisyonundaki değişimleri çalışmak için uygun bir sistem modeli haline getirmiştir. Ancak bölgenin fitoplankton komünitesi içerisinde yer alan türlerin pigment içerikleri ve potansiyel zararlı/toksik türlerin toksin içeriklerine dair çalışmalar neredeyse yok denecek kadar azdır.
Bu noktadan hareketle Horseshoe Adası bölgesi (Batı Antarktika) fitoplankton kompozisyonunun belirlenmesi ve fitoplankton komünitesi içerisinde bulunan potansiyel zararlı/toksik türlerin üretmiş oldukları hidrofilik ve lipofilik toksin seviyelerinin Yüksek Performans Sıvı Kromatografisi (HPLC) yöntemi kullanılarak tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç kapsamında örnekleme çalışmalarının, Ocak-Nisan 2026 döneminde olmak üzere toplam 10 istasyonda ve yüzey, 10 m. ve 30 m. olmak üzere toplam 3 farklı derinlikte gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Elde edilecek veriler ışığında, Horseshoe adası gibi bir bölgede, potansiyel zararlı/toksik türlerin fitoplankton komünitesi içerisindeki baskınlığının belirlenmesinin bu bölgedeki biyolojik süreçleri ve mevcut ekosistem durumunu anlama noktasında önemli bir rol oynayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, potansiyel zararlı ve/veya toksik fitoplankton türlerinin değişen çevresel koşullar altında toksikolojik açıdan araştırılmalarının, olası aşırı üreme olaylarının tahmin edilmesinde, erken uyarı sistemleri oluşturulmasında ve ileriye dönük senaryoların kurgulanmasında oldukça önemli bir yere sahip olacağı düşünülmektedir.
Çalışmanın Horseshoe Adası bölgesindeki ilk bulguları içerecek olması nedeniyle, uluslararası alanda mikro alg toksinleriyle ilgili çalışmalara yeni bilgiler sağlayacağı öngörülmektedir. Ayrıca toksik türlerin hangi toksini ne seviyede ürettiğini tespit edebilmek ve bu toksinlerin denizel çevrede ve besin zincirinin üst kademelerinde meydana getirebileceği olası etkileri kutup bölgeleri özelinde tahmin edebilmek bu bölgelerdeki sürdürülebilir çevre için de oldukça büyük önem arz etmektedir.