Temel Alemdar E., Yaldız F.(Yürütücü), Purtaş F., Kavuncu O., Kocaoğlu T., Nogayeva A., et al.
AB Destekli Diğer Projeler, 2019 - 2019
Çalışmada temel olarak Türk Dünyası Kültür
Başkentliğinin sadece bir unvandan mı ibaret olduğu yoksa somut getirileri
olan, işlevsel ve faydalı bir uygulama mı olduğu sorusuna yanıt aranmıştır. Bu
süreci başından itibaren gözlemleme imkânı ötesinde bizzat icra edilmesinde rol
almış olmanın nesnellikten uzaklaştırabileceği düşüncesiyle metin içerisinde
çok sayıda kültür başkenti etkinliğinden somut örnekler olarak bahsedilmiştir.
Böylece Türk Dünyası Kültür Başkentliğinin bir unvandan ibaret olmadığı,
şehirlerin kültür sanat hayatının zenginleşmesi, Türk halkları arasındaki kültürel
bağların güçlendirilmesi, Avrupa ve İslam kültürü başta olmak üzere farklı
kültürlerle temas ve etkileşim, geleneklerin yaşatılması ve yeni geleneklerin
oluşturulması, kültür turizminin gelişimi ve daha pek çok açıdan tüm paydaşlara
olumlu geri dönüşünün olduğu gösterilmiştir.
Gaspıralı İsmail’in “Dilde Fikirde İşte Birlik” mottosu
üzerinden Türk Dünyası Kültür Başkentliğinin günümüzdeki popülerliğini izah
eder. Gaspıralı bu ideali yaygınlaştırmak için Tercüman Gazetesi çıkarmış ve 1883’ten vefat ettiği 1914 yılına
kadar 30 yılı aşkın çalışmıştır. “Dilde Fikirde İşte Birlik” yaklaşımının
günümüzde Türk dünyası bütünleşmesinin genel kabul gören anlayışı olarak
benimsenmesinin geri planında Gaspıralı’nın bir ömür devam eden hem fikri hem
de fiilli emekleri vardır. Bu idealin sözde kalmadığının somut göstergelerinden
biri de Türk Dünyası Kültür Başkenti etkinlikleridir. Her biri bir sanatsal
şölen niteliğinde olan Türk Dünyası Kültür Başkentleri etkinlikleri incelendiğinde,
Gaspıralı’nın koyduğu ilkeye ne ölçüde yaklaşıldığı görülmektedir. Öte yandan günümüzde
tam olarak kıymetlendirilemeyen Türk Dünyası Kültür Başkentlerinin Türk kültür
hazinesine ve bizzat toplumlarının hayatına kattığı değer zaman geçtikçe çok
daha iyi anlaşılacaktır.
İzah
edildiği üzere TÜRKSOY genel sekreteri Düsen Kaseinov’un düşüncesi, bu
düşünceyi devlet başkanları zirvesinde teklife dönüştürmesi ve bu teklifin
uygun görülmesi ile başlayan Türk dünyası kültür başkenti uygulaması Türk
dünyasının bütünleşmesi, çok yönlü iş birliği ve ortaklık çabalarına bir
sinerji oluşturmuştur. Eskişehir, Kazan ve Oş’un açılışları cumhurbaşkanlarının
katılımıyla gerçekleşirken, Merv ve Kastamonu’nun kapanış konserlerine Hükümet
başkanları katılmışlardır. Yeni bir gelenek olarak TÜRKSOY Daimi Konseyi
toplantıları her yıl kültür başkenti kapanışına denk getirilmiştir. Dolayısıyla
yılda bir düzenlenen Türk dili konuşan ülkeler kültür bakanları toplantısı Türk
dünyası kültür başkentinde gerçekleştirilmiştir. Böylece kültür başkentliğinin devir
teslim törenleri TÜRKSOY üyesi ülkelerin kültür bakanlarının huzurunda,
dayanışma içerisinde yapılmaktadır. Bu sayede bir bakıma tecrübe paylaşımı
sağlanmış ve etkinlikler birlikte planlanmak suretiyle katılımın üst düzeyde
olması güvence altına alınmıştır. Örneğin, Eskişehir’de Türk Dünyası Kültür
Başkenti kapanış törenlerine katılan Tataristan heyeti, hem Kazan’ın açılışını
hazırlama konusunda fikir sahibi olmuş hem de Daimi Konsey toplantısı sırasında
yaptığı tanıtımlar ve planlanan faaliyetlere ilişkin sunumlarla Kazan’da
düzenlenecek etkinliklere ilişkin toplantıya katılan ülkelerin desteğini
almışlardır. Aynı şekilde Kazan tecrübesini gören Türkmen heyeti Merv’de
Türkmen kültürünün tüm zenginliklerini sergileyen bir kapanışla bayrağı Şeki’ye
teslim etmişlerdir. Türkistan, Kastamonu ve Oş da bu zincirin halkları olarak
aynı şekilde kültür başkentliğine pek çok yenilik kazandırmışlardır.
Türk
Dünyası Kültür Başkenti bu unvana aday olan ve bu unvanı taşıyan ülkeler ve
şehirler tarafından bir fırsat olarak görülmüştür. Bu uygulamanın yüksek
düzeyde benimsenmesi ve yankı uyandırması, sonuçlarının ortaya çıkardığı çok boyutlu kazanımlar Türk Dünyası
Kültür Başkentliğinin markalaşması ve marka değerinin sürekli artmasını
sağlamıştır. Türk Dünyası Kültür Başkentliğinin sadece isimden ya da logodan
ibaret kalmayıp çok sayıda kültür-sanat faaliyetleriyle içinin doldurulması,
edebiyattan plastik ve görsel sanatlara, bilimsel çalışmalardan TÜRKSOY’un
sanat topluluklarının konserlerine, atölye çalışmalarından masterklas
eğitimlerine zengin içeriğiyle her kültür başkenti şehirlerin kültür hayatını
canlandırdığı gibi tüm katılımcı tarafların etkileşim içerisinde gelişmesine
katkı sağlamıştır.
Tarihten
çıkartılan dersler, üzerinde bulundukları coğrafya, giderek küçülen ve bir o
kadar da sıkışan dünya Türk devlet ve topluluklarını bir olmaya ve dayanışmaya
zorlamaktadır. Birliğin ve dayanışmasının birinci düzleminde kültürel
ortaklığın güçlendirilmesi gelmektedir.