SAĞIRLI A. O. (Yürütücü), ÖZDEMİR Z., ÇETİNKAYA A., KAYA S. İ., ÖZKAN S. A., AL A. S., et al.
CB Strateji ve Bütçe Başkanlığı (Kalkınma Bakanlığı) Projesi, 2023 - 2025
Nörotransmiterler, hayvanlarda ve insanlarda hücreler ve organlar arasındaki “iletişimden” sorumlu
olan ve kritik işlevleri yerine getiren biyomoleküllerdir. Genel olarak nörotransmiterler, katekolaminler,
indolaminler, amino asitler, nöropeptidler, kolinerjikler ve serbest radikaller olarak sınıflandırılırlar.
Biyomoleküllerin sinirsel sinyal yollarının arızalanması, şizofreni gibi bazı zihinsel bozukluklarla
ilişkilendirilmiştir. Bu hastalık dünya nüfusunun yaklaşık %0,7'sini etkilemektedir. Günümüzdeki
tedavileri esas olarak atipik antipsikotik ilaçların kullanımıyla sağlanır ve en çok kullanılanları klozapin,
aripiprazol, paliperidon ve ketiapin fumarattır. Bu yeni nesil ilaçlar tipik olanlardan daha az yan etki
gösterse de yine de hasta sağlığını etkileyebilmektedir. Literatürde yan etkilerine yönelik net sonuçlar
bulunmadığından araştırılmaya devam edilmektedir.
Şizofreninin biyokimyasal hipotezine göre, dopaminerjik reseptörlerle etkileşime giren
nörotransmitterlerin fazlalığı hipersignalizme yol açarak hastalığın etkilerini tetiklemektedir. Hastalığa
karşı koymak için bir antipsikotik ilaç, bu etkiyi önleyen reseptörlerle etkileşime girebilmelidir. Bu
nedenle, son zamanlarda, antipsikotik ilaçlar hala ekstrapiramidal yan etkiler gösterse de tedavi
amaçlı kullanılmaya devam edilmektedir. Ek olarak, bu ilaçların hücreye bağlanma mekanizmasının
değişkenliği, toksisite ve yüksek maliyet nedeniyle bir antipsikotik ajan geliştirmek kolay değildir. Bu
durum tedavi sürecinin uzamasına, kronik hastalıklara dönüşmesine ve sosyo-ekonomik kayıplara
yol açmaktadır. Ayrıca psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan klozapin, aripiprazol, paliperidon
ve ketiapin fumarat gibi antipsikotik ilaçlar için mevcut yöntemlere göre daha hassas, seçici ve hızlı
bir elektrokimyasal sensör geliştirilmesi için moleküler baskılanmış polimer (MIP) yöntemi kullanılması
planlanmaktadır.
MIP'ler, bir kez uygun şekilde üretildikten sonra hedef molekülleri spesifik olarak tanıyan bir tür
sentetik moleküler tanıma materyalidir. Ayrıca, hedef molekül için iyi seçiciliğe sahip spesifik
bağlanma bölgeleri oluşturan bir tekniktir. Bu teknikle beraber sensörün hassasiyetini ve etkinliğini
arttırmak için MWCNT’ler, Au, Pt, Ag gibi metalik nanopartiküller kullanılacaktır. Bu nanomateryallerin
iyi elektriksel iletkenlik, geniş yüzey alanı ve kolay elektron transfer gibi avantajlarından dolayı MIP
uygulamaları için oldukça öneme sahiptir. Bu proje kapsamında, antipsikotik ilaçlar için kompleks
ortamlardan tayin için oldukça seçici ve hassas tanıma bölgeleri içeren MIP’lerin sentezi,
elektropolimerizasyon, fotopolimerizasyon ve termal polimerizasyon gibi farklı yöntemler kullanılarak
hedeflenmektedir. Fonksiyonel monomerlerin kalıp molekül varlığında baskılanmasıyla geliştirilecek
olan moleküler baskılanmış polimer temelli sensörün performansının değerlendirilmesi, deney
şartlarının optimizasyonu ve elektrot yüzeyinin karakterizasyonu, diferansiyel puls voltametri,
dönüşümlü voltametri, elektrokimyasal impedans spektroskopi gibi elektroanalitik yöntemler
kullanılarak gerçekleştirilecektir.