Topaktaş Üstüner H. (Yürütücü), Gaznevi E., Üstüner A.
Diğer Ülkelerdeki Kamu Kurumları Tarafından Desteklenmiş Proje, 2024 - 2025
Çok kültürlü bir girişim olan proje, Leh Dilinin Tanıtımı Programı çerçevesinde türünün ilk örneği olacaktır. Proje, Avrupa’nın birbirine zıt gibi görünen bölgelerini bağlayan bir tür “bağ” olması amaçlanmaktadır. İsveç ve Finlandiya’nın İskandinav üniversiteleri tarafından temsil edilen Kuzey ve aslında Avrupa’nın sınırında yer alan İstanbul ve Asya’da bulunan Kilik tarafından temsil edilen Güney. Bu “karşıt uçlar” arasında Polonya ve tarihsel olarak Polonya’yla kültürel bir bütünlük oluşturan Litvanya yer almaktadır. Planlanan projede gerek dil gerekse onunla birlikte var olan ne varsa ve onunla ifade edilen kültür, edebiyat, tarih ve gelenekler anlamına gelen “Leh dili ve kültürü (Polszczyzna)” teriminin geniş çerçevede anlaşılması çok önemlidir. Gerek popüler anlayışta gerekse tarih eğitiminde (ilköğretimden üniversite seviyesine dek her düzeyde) Polonya’nın baskın imajı, bir zamanlar Güney’den Osmanlı Devleti; Kuzey’den yükselen güç İsveç olmak üzere iki güç arasında uzanan bir alan olduğu yönündedir. Türkiye, temelde “her zaman” Avrupa’ya karşıt olarak görülmüştür. Farklı kültürlerin ve dinlerin, haç (yani Hıristiyan değerlerinin şekillendirdiği dünya) ve hilal (yani İslam’a göre düzenlenen dünya) ittifakını imkansız hale getireceği düşünülüyordu. Bu arada tarihsel gerçek bu tür bir basitleştirmeden çok uzaktır. Büyük ölçüde paylaşımcıların tarih politikasının sonucu olan popüler klişelerin aksine bu devletler tarihlerinin büyük bir bölümünde Polonya-Litvanya Birliği ile barışçıl ilişkiler içinde kaldılar. Siyasi ya da ideolojik düşmanlıklarla bölünmemişlerdir. Osmanlı Devleti’nin yönetimi altında olan devletler Polonya’nın en yakın komşuları olmuşlardır. Polonya çoğu Batılı devletten önce, Wladyslaw Jagiello zamanında Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkiler kurmuştur. Aynı dönemde oluşmaya başlayan Polonya-Litvanya Birliği, zayıflamakta olan Tatar devleti Altın Orda üzerinde hakimiyet kurmak için rekabet etmiş ve Semerkant’tan Wawel’e dek uzanan jeopolitik ilişkilerde yerini almıştır. Bunun sonucunda ise yeni bir Tatar devleti olan Kırım Hanlığı kurulmuştur (kurucusu I. Hacı Giray, Litvanya’da doğmuş ve orada ikamet etmiştir). Bugün bu devletin eski toprakları, 17. ve 18. yüzyıllardan beri yürütülen Rus yayılma modelini tekrarlayan, Ukrayna’ya yönelik Rusya’nın hedefi olmuştur. Hem Türkiye hem de İsveç belirli tarihsel dönemlerde Polonya ülküsü konusunda müttefik olmuştur. Ortak mirasımız bunun kanıtıdır ve bu miras yalnızca sağlam bir eğitimin (yine her düzeyde) temelini oluşturmakla kalmamalı, aynı zamanda anılması, karşılıklı dostluk ve işbirliğinin geliştirilmesi ve ilerletilebilmesi için bir teşvik işlevi görmelidir. Projenin amacı, bugüne dek muhafaza edilen belgelerin de gösterdiği gibi Polonya-Litvanya Birliği ile dostane ilişkiler içinde oldukları zamanlarda Kuzey ülkelerinin ve Türkiye’nin tarihteki bu dönemlerini hatırlatmaktır. Yalnızca resmi kültürde değil, popüler kültürde de “Altınçağ” ya da “Muhteşem Yüzyıl” olarak tanımlanan 16. yüzyıl ve 17. yüzyılın başı böyle bir dönemdi. Bu dönemler ilgi görmekte ve yalnızca bilim insanlarını büyülemekle kalmıyor, aynı zamanda genel kamuoyunun düş gücünü de harekete geçirmektedir. Bunun en iyi kanıtı yine Polonya’da yayınlanan, Kanuni Sultan Süleyman ve Polonya’da Roksolana olarak bilinen eşi Hürrem de dahil olmak üzere sarayının tarihini anlatan Türk yapımı olan dizidir. Proje, Kuzey, Güney ve Polonya arasındaki ilişkilere dair genelgeçer ve basite indirgenmiş görüşleri gözden geçirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla belirli faaliyetler başlatılacaktır. İlk olarak, tüm ülkeler arasındaki tarihi dostluk dönemlerine atıfta bulunan faaliyetler düzenlenecektir. Özellikle azamet dönemlerine atıfta bulunan geçmiş ve onunla bağlantılı olan miras, her zaman gelecek için bir ilham kaynağı olmuştur. Bu nedenle projede planlanan (ve ortak bir yayınla taçlandırılacak) iki bilimsel konferans gibi özellikle belirlenmiş olan “Kuzey” ve “Güney” bölgelerinden akademisyenlere hitap eden ve bilhassa bu dönemleri hatırlatan faaliyetler, halihazırda günümüze kök salmış ve genç kitleye yönelik olan aktivitelere ivme kazandıracaktır. Bu faaliyetler söz konusu kültürün en güzelleri arasında sayılan ve aynı zamanda temsilcisi olarak kabul edilen eski ve modern Lehçe - Türkçe metinlere (Süleyman’ın aşk şiirleri veya Adam Mickiewicz’in eserleri) dayalı atölye çalışmaları ve çeviriler şeklinde yürütülecektir. Fakat proje için kilit faaliyet, özellikle de herkesin (yani akademisyenler, öğrenciler ve hatta gençlerin) katılmasına olanak tanıyan interaktif olan, ortak kültüre, edebiyata, filme - geçmiş ve günümüze adanmış podcast’ler olacaktır. Bu aktivite hem uzmanlar (İskandinavlar, Polonyalı ve Türk akademisyenler) hem de “karşı” kutbun kültürüyle temasa geçme deneyimlerini paylaşabilecek öğrenciler ve doktora öğrencileri tarafından gerçekleştirilecektir.