ARIKAN M. (Yürütücü), ÇALIŞKAN M., YÜCESAN E., KARACAN İ., GÜNDÜZ A., BENBİR ŞENEL G.
TÜBİTAK Projesi, 1001 - Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı, 2024 - 2027
Alfa-sinükleinopatiler, merkezi ve periferik sinir sistemlerinde alfa-sinüklein protein agregatlarının anormal birikimi ile karakterize edilen ve etiyolojisi henüz tam olarak anlaşılamamış nörodejeneratif hastalıklardır. Parkinson Hastalığı (PH), Lewy Cisimcikli Demans (LCD) ve Multipl Sistem Atrofisi (MSA) bu hastalıklar arasında yer alırlar. REM uykusu davranış bozukluğu (RDB) ise alfa-sinükleinopatilerden yıllar önce gelişebilen ve bu hastalıkların prodromal evresi olarak kabul edilen bir parasomnidir. Patolojik alfa-sinüklein agregatlarının RDB evresinden itibaren tükürükte biriktiği ve alfa-sinükleinopatilerde tükürük salgılama bozukluklarının ortaya çıktığı bilinmektedir. Ek olarak, bu hastalıklarda tükürükte mikrobiyom değişimleri de daha önce rapor edilmiştir. Dolayısıyla tükürük, sağlıklı halden RDB’ye ve daha sonra farklı alfa-sinükleinopati fenotiplerine geçiş ile gerçekleşen değişimlerin incelenebileceği bir vücut sıvısı olarak öne çıkmaktadır. Bugüne kadar yapılan alfa-sinükleinopati çalışmaları çoğunlukla yalnızca tükürükteki konak ya da mikrobiyom değişimlerine odaklanmıştır. Halbuki tükürükteki konak ve mikrobiyom kaynaklı biyomoleküllerin eş zamanlı entegre multi-omik analizi, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına önemli katkıda bulunabilir. Ancak literatürde farklı alfa-sinükleinopati fenotipleri, izole RDB ve sağlıklı kontrolleri (SK), tükürükte konak-mikrobiyom multi-omik veri entegrasyonu yoluyla karşılaştıran bir çalışma mevcut değildir. Bu noktalardan hareketle, önerilen projede alfa-sinükleinopatilerde ortak ya da hastalığa özgü olarak değişen insan-mikrobiyom iletişim mekanizmalarının tükürükte entegre multi-omik analizlerle belirlenmesi amaçlanmaktadır. Projeden elde edilecek sonuçlar, bu hastalıklara yol açan mekanizmaların daha iyi anlaşılmasına ve gelecekte yenilikçi tanı ve tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine temel oluşturabilir. Dolayısıyla proje bu yönüyle hem toplum sağlığına hem de ekonomiye katkı sunma potansiyeline sahiptir. Ayrıca projede uygulanacak yöntemler, nörodejeneratif hastalıklar, biyoinformatik ve mikrobiyom alanında yetkin araştırmacılar yetişmesini sağlayabilir. Buna ek olarak proje çıktılarının, yeni araştırma ve geliştirme projelerine, akademi-sanayi iş birliklerine de zemin hazırlaması beklenmektedir.