Obez ergenlerde LCP1 geninin genetik ve epigenetik analizlerinin yapılması ve klinik parametrelerle karşılaştırılması


Yetim Şahin A., Kılıç A., Pehlivan S.

Diğer Resmi Kurumlarca Desteklenen Proje, 2023 - 2024

  • Proje Türü: Diğer Resmi Kurumlarca Desteklenen Proje
  • Başlama Tarihi: Ekim 2023
  • Bitiş Tarihi: Ekim 2024

Proje Özeti

Obezite prevelansı çocukluk çağında hızla artmakta ve karaciğer hastalıklarının en yaygın formu haline gelen alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD) dahil olmak üzere çok sayıda komorbid komplikasyona yol açmıştır. NAFLD artık dünya çapında en yaygın karaciğer hastalığı olarak kabul edilmektedir. Bu durum, basit steatozdan alkolik olmayan steatohepatite, fibroza ve siroz/hepatoselüler karsinomaya kadar geniş bir hastalık yelpazesini kapsar. NAFLD’nin 2030 yılına kadar hepatoselüler karsinomun (HCC) önde gelen nedeni ve karaciğer nakli için en yaygın endikasyon haline geleceği tahmin edilmektedir. Hastalığın karmaşıklığı anlaşılmaya başlamış olsa da karaciğer hasarının başlaması ve ilerlemesinde yer alan patofizyolojik mekanizmalar belirsizliğini korumaktadır. Genetik yatkınlığın, epigenetik faktörlerle birlikte karaciğer hastalığının gelişimini hızlandırmak için birçok şekilde hareket ettiği düşünülebilir. Temel olarak sağlıksız yaşam tarzı çocuklarda NAFLD'nin ana tetikleyicisi gibi görünmektedir. Genetik varyantlar, son on yılda genom çapında ilişkilendirme çalışmalarının ortaya çıkışı, hepatik yağ ve NAFLD'nin en önemli ortak spesifik genetik belirleyicilerinin tanımlanmasına yol açmıştır.

Hepatik steatozu olan yetişkinlerin aksine, NAFLD'li ergenler hastalık gelişiminin en erken evresinde olup ve alkol, tip 2 diabetes mellitus ve eşlik eden diğer hastalıklar gibi potansiyel karıştırıcı faktörlerin mevcut olma olasılığı yetişkinliğe göre daha azdır. Ayrıca pediatrik NAFLD, farklı bir histolojik fenotip ile ilişkilidir ve hızla ilerleyici olabilir. Bu nedenle çocuk ve ergenlerde gelişen NAFLD'nin farklı histopatolojik özelliklere sahip olabileceğini veya yetişkinlere kıyasla metabolik risk faktörlerine farklı tepkiler verebileceğini düşünebiliriz.

Erken başlangıçlı NAFLD ile ilişkili genetik risk faktörlerinin belirlenmesi, gelecekte hastalık morbiditesi açısından en büyük riske sahip olanları da belirleyebilir. Bu konuda çocuk ve ergenlerde ‘genom çapında ilişkilendirme’ yöntemiyle yapılan çalışmalarda lymphocyte cytosolic protein-1 (LCP1) geninin NAFLD ile ilişkili olduğu gösterilmektedir.

Çocuklarda NAFLD’nin genetik ve epigenetik yönden etyolojik araştırmalarında kısıtlı sayıda çalışma mevcuttur. LCP1 geni NAFLD hastalığında araştırma aşamasında olan önemli genlerdendir. Bu çalışma ile çocuk ve ergenlerde LCP1 geninin genetik ve epigenetik yönden araştırılması ve sonuçların klinik parametrelerle karşılaştırılarak ilişkili olup olmadığının incelenmesi amaçlanmıştır.