Miski M. (Yürütücü), Tan N., Aksoy Sağirli P., Yazici Tütüniş S., Kuran F. K., Eruçar F. M., et al.
TÜBİTAK Projesi, 2018 - 2022
Proje Özeti Kanser henüz kesin tedavisi olmayan, mutasyona uğramış hücrelerin kontrolsüz çoğalarak vücudu istila etmesine yol açan ve genellikle ölümüne neden olan çeşitli hastalıklara denir. Henüz çaresi bulunmamış hastalıklar kategorisinde kabul edildiğinden kanser tedavisinde kullanılan ilaçların geliştirilmesi FDA ve EMEA gibi uluslararası sağlık örgütleri tarafından özel statüde değerlendirilir (U.S. Department of Health and Human Services, Food and Drug Administration, 2004) ve ruhsatlandırılmaları diğer ilaç kategorilerine göre daha kolay olmaktadır. Bu nedenle, yeni kanser ilaçlarının geliştirilmesi tüm uluslararası ilaç şirketlerinin araştırma ve geliştirme programlarında öncelikli hedefler arasında yer almaktadır. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 2014 yılında yaptığı 27. toplantısında ilaç sektöründe ithalat ve ihracat seviyeleri arasında 4.5 milyar dolar açık olduğunu saptamış, bu durumu düzeltmek amacıyla ve ülkemizin kendi ilaçlarını üreten bir ülke olabilmesi için sağlık alanının öncelikli alanlar listesine alınmasının uygun olacağı kararını almıştır (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, 2016). İlaç sektöründeki bu ticari açığın büyük bir bölümünü ise pahalı kanser ilaçları oluşturmaktadır. Newman ve Cragg (2016), yayınladıkları “Natural Products as Sources of New Drugs from 1981 to 2014” adlı derlemede 1940-2014 yılları arasında onaylanan ve tedavide kullanılan kanser ilaçlarının %81’inin doğal kaynaklı bileşikler olduğunu saptamıştır. Tarihsel kaynaklar araştırıldığında kanser tedavisi için binlerce yıldır kullanılan bitkiler arasında çeşitli Ferula (Apiaceae) türlerinin yer aldığını görmekteyiz. Dioscorides, “De Materia Medica” adlı eserinde Ferula türlerinden elde edilen beş değişik zamksı reçineden ve bu drogların kanser tedavisi amacıyla kullanılışlarından bahsetmiştir (Gunther, 1968). Ibn-i Sina “El Kanun fi’t-Tıb” adlı kitabında Orta Asya’da yetişen üç Ferula türünden elde edilen zamksı reçinelerin kanser tümörlerinin tedavisinde kullanımına yer vermiştir (Zaurov vd. 2013). Dioscorides “De Materia Medica” adlı eserinde “Ammoniacum” adlı zamksı reçinenin tümör tedavisinde kullanıldığından bahseder (Gunther, 1968), bu drogun olası kaynağı Ferula tingitana L. adlı bitkidir. Bu bitkinin kökleri üzerinde yaptığımız araştırmalarda (Miski ve Mabry, 1986) çeşitli daukan türevi seskiterpen esterlerle birlikte asetildezoksodehidrolaserpitin (Figür 3) adlı seskiterpen esteri izole edip yapıları spektroskopik ve kimyasal yöntemlerle aydınlatılmıştır. 2013 yılında yayınlanan bir çalışmada bu maddenin MCF7 göğüs kanseri hücre hatları üzerinde denenen daukan esterleri arasında en etkili madde olduğu gösterilmiştir (Popovic vd. 2013). Son yıllarda yapılan çalışmalarda Ferula türlerinden sitotoksik etkili çeşitli seskiterpen ester ve seskiterpen kumarin bileşikleri izole edilip yapıları aydınlatılmıştır (Nazari ve İransahi, 2011; Alkhatib vd. 2008). Ferula cinsinin Türkiye’de yetişen Dorematoides (Regel & Schmalh) Korovin alt cinsine ait Ferula huber-morathii Peşmen ve Ferula caspica Bieb. türlerinin köklerinden elde edilen diklorometan ekstreleriyle iki değişik kolon kanseri hücre hatları (COLO 205 ve KM12) üzerinde yapılan ön çalışmalarda yüksek oranda sitotoksik aktivite gösterdikleri tespit edilmiştir (Figür 4 ve 5). Projede amaçlanan, Ferula huber-morathii Peşmen ve Ferula caspica Bieb. bitkilerinin kök ekstrelerinde gözlemlenen sitotoksik aktivitenin nedeni olan ve kanser tedavisinde kullanılabilecek bileşiklerin biyolojik aktivite ile yönlendirilmiş fraksiyonlandırma çalışmaları ile izole edilip çeşitli spektroskopik yöntemler ve kimyasal çevrinme reaksiyonları yardımı ile yapılarının aydınlatılması, etkili bileşiklerin sitotoksik etkilerinin biyolojik mekanizmalarını çeşitli testlerle saptamak, türevlerini hazırlayarak biyoyararlılıklarını, sitotoksik etkinliklerini ve kanser hücrelerine yönelik seçiciliklerini arttırmak, istenmeyen yan etkilerini ise azaltmaktır. Projenin hedefi ülkemizin kendi kaynaklarından antikanser etkili ilaç hammaddesi olabilecek doğal bileşikler bulmak, bu bileşikleri klinik öncesi pilot çalışmalarla değerlendirip ilaç hammaddesi olarak geliştirilebilirliğini değerlendirmektir.
|