Çetin S.(Yürütücü), Aydın S., Oğuztüzün S.
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2019 - 2020
Tükürük bezi tümörleri,
önemli histolojik ve biyolojik davranış değişikliğine sahip nadir görülen
tümörlerdendir. Dünya Sağlık Örgütü’nün son zamanlarda yaptığı sınıflandırmada
(2005), tükürük bezi tümörlerinin birçok
farklı malign alt tipi olduğu bildirilmektedir. Tükürük bezi tümörleri, tüm
tümörlerin %1’lik kısmını ve baş-boyun kanserlerinin ise %3’lük kısmını
oluşturmaktadır. Bu sebepten dolayı, tükürük bezi tümörlerinin tanı ve
teşhisinin konulması hem patologlar, hem de cerrahlar açısından zorluk teşkil
etmektedir. Submandibular ve minör bezlerde oluşan tümörlerden on kat daha
yaygın olan parotis bezinde oluşan bu tümörler, daha çok otuz ile altmış yaş
aralığında görülmektedir. Moleküler tıptaki ilerlemelere rağmen, baş-boyun
tümörleri ve özelikle tükürük bezlerinin patogenezinde ve hücre döngüsünün
düzenlenmesinde rol alan proteinlerle ilgili veri eldesi hala yetersizdir. Bu
tümörlerle yapılan çalışmalarda, farklı alt tiplerin geniş bir maling
potansiyel barındırdığı bildirilmektedir. Tükürük bezi tümörleri geniş bir alt
tipe sahip olduklarından dolayı, klinik olarak tümör agresifliğini ve
prognozunu tanımlayan moleküler bir belirtecin tanımlanması oldukça zordur.
Planlanan bu çalışma için yapılan
literatür araştırmasında, tükürük bezi tümörlerinin farklı alt tiplerini de
içeren çok az çalışma olduğunu tespit etmiş bulunmaktayız. Ayrıca yapılan
çalışmalarda bu tümörlerin prognozunda önemli olduğu düşünülen tümör
histopatolojisi tümör çapı, tümör evresi, hastaların yaşı, cinsiyeti ve hayata
kalma sürelerinin de dikkate alınmadığını gözlemledik. Biz çalışmamızda tükürük
bezi tümörlerinin farklı alt tiplerinden oluşan 254 tükürük bezi vakasında
immünohistokimyasal yöntemlerle moleküler belirteçlerin prognostik önemini
araştırmayı amaçlamaktayız. Bu nedenle birçok tümör tipinde prognostik öneme
sahip moleküler belirteçlerden; apoptotik yolda rol oynayan p53, Kaspaz-3;
antiapoptotik belirteçlerden bcl-2, GSTπ; metastatik belirteçlerden Cd44;
büyüme faktörü belirteçlerinden Cerb-B2; proliferasyon belirteçlerinden Ki67 ve
hücre döngüsü inhibitörü belirteci olarak da p27’yi belirledik. Belirlenen bu
proteinlerin ekspresyonu, tükürük bezi tümörlerinin farklı alt tiplerinde ayrı
ayrı değerlendirilecek ve bu proteinlerin tükürük bezi tümörlerinin
prognozundaki önemi aydınlatılmaya çalışılacaktır.