Ölümünün 100. Yılında Ziya Gökalp ve Sosyoloji Sempozyumu, Afyonkarahisar, Türkiye, 4 - 05 Ekim 2024, ss.36
Türk sosyoloji tarihçiliğinde Ziya Gökalp ile Sabahattin Bey arasında inşa edilen karşıtlık meşhurdur. Bu karşıtlık kimi yorumcular tarafından vatansever – vatan haini, merkeziyetçi – ademimerkeziyetçi, otoriter – liberal/demokratik, Türkçü – Batıcı, toplumcu – bireyci, devletçi – toplumcu, sol Kemalist – sağ Kemalist, zora – rızaya dayalı toplumsal reform, yukarıdan aşağı – aşağıdan yukarı modernleşme gibi siyasal/toplumsal; kimi yorumcular tarafındansa teorik – ampirik, artzamanlı – eşzamanlı, Durkheimcı – Le Playci gibi bilimsel/yöntemsel ikiliklerle ilişkilendirilir. Bu yorumların bir kısmı Gökalp ya da Sabahattin Bey taraftarı tarafından, savunma/saldırı amacıyla geliştirilmiştir. Öte yandan bu iki kutbu birer ideal tip gibi kullanan isimler de vardır. Bir Türk sosyoloğunun hangi açıdan hangisine yakın olduğunu tespit etmek de, Türk sosyoloji tarihçiliğinde yaygın bir çaba olmuştur. Yine de Sabahattin Bey ve takipçilerinin gözünden Gökalp’in nasıl göründüğüne dair yeterli çalışma bulunmamaktadır. Tahsin Demiray (Demirci, 2013) ve Hilmi Ziya Ülken (Bulut, 2012) gibi isimlerin Gökalp eleştirilerine dair kısa değiniler bir kenara, Türk sosyolojisinin Sabahattin Bey kanadında konumlandırılan isimlerin Gökalp’e yönelik eleştirileri kapsamlı bir şekilde ele alınmış değildir. Nitekim bu araştırma başta Sabahattin Bey’in kendi metinleri olmak üzere; Mehmet Ali Şevki Sevündük, Selahattin Demirkan, Tahsin Demiray ve Nezahat Nurettin Ege gibi kendi beyanlarına göre Sabahattin Bey taraftarlarının yanı sıra Hilmi Ziya Ülken, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Nurettin Şazi Kösemihal, Cahit Tanyol ve Cavit Orhan Tütengil gibi üçüncü kişiler tarafından (İzgöer, 2013) Sabahattin Bey’e daha yakın konumlandırılan entelektüellerin metinlerinde açık ve örtük Gökalp eleştirilerinin izini sürmeyi hedeflemektedir. II. Meşrutiyet’in üçlü ideolojik çerçevesinden (Safa, 1938) bakıldığında, Gökalp’in bir Türkçü olarak İslamcılar ve Batıcılar tarafından çeşitli eleştirilerle karşılaştığı, dolayısıyla bu araştırmanın da Batıcıların bir kısmının Gökalp eleştirilerine odaklandığı söylenebilir. Öte yandan Sabahattin Bey’in Demiray gibi takipçilerinin “milliyetçi liberal” bir konuma yerleştirilmesi, söz konusu eleştirilere Türkçülük içi bir nitelik de kazandırmaktadır. Sonraki dönemlerde ideolojik çeşitlenme de hesaba katıldığında, bu çalışma İslamcı, Türkçü ve sosyalist eleştirileri dışarıda bırakarak; Gökalp’in “Sabahattin Beyci” eleştirisine, Gökalp’in bu bakış açısından nasıl göründüğüne odaklanmaktadır.