Bu makale Chladni’den Lamprecht’e Alman tarihçilerin çalışmaları ışığında Alman tarihçiliğinin özgünlüklerine odaklanmakta, süreklilikler kadar dönemsel farklılaşmaları da ele almaktadır. Alman tarihçiliğinde ana geleneği oluşturan tarihselciliğin ayırt edici ilkeleri, “ampirik bilim olarak tarih”, “tarih için tarih”, “tekile saygı” ve “tarihçinin öznelliğinin kaçınılmazlığı” şeklinde formüle edilebilir. Alman tarihçiliği Herder tarafından ortaya konan “kültürel tarih” (Kulturgeschichte) ve “evrensel tarih” (Universalgechichte) hedeflerine sadık kalmış, 19. yüzyılda “evrensel kültürel tarih” programını geliştirmiştir. Bu araştırma programı hem siyaset, iktisat, din, kültür gibi insani faaliyet alanlarının hem de eski çağların ve yabancı kültürlerin “kendileri itibariyle” ele alınmalarını savunmaktadır. Nitekim 1750’lerden itibaren Almanya’da kaleme alınan “evrensel kültürel tarih” çalışmaları erken tarihli bir “sosyal tarih”, hatta Braudel’in kast ettiği şekliyle “bütünleştirici tarih” anlamında “uygarlık tarihi” girişiminin müjdecileri niteliği taşımaktadır. Alman tarihçiliğinin sarkacı 1750-1900 aralığında Ranke’nin naif nesnelciliği ile Droysen’in öznelciliği, Iggers’ın iddiasındaki gibi “siyasi tarih” ile Braudel’in iddiasındaki gibi siyasi ve ekonomik temelden yoksun “kültürel tarih” arasında salınsa da; ana eksen, hem “kültürel tarih” ile “siyasi ve iktisadi tarih”i birlikte ele alan hem de “milli tarih”i aşan bütünsel “evrensel kültürel tarih” programı tarafından tanımlanmıştır.
This article focuses on peculiarities of historiography in Germany in the light of German historians' works from Chladni to Lamprecht. It deals with both continuities and periodical differentiations. The distinctive features of historicism consisting the main tradition in the historiography in Germany can be formulated as "history as an empirical science", "history for history", "respect for the particular" and "knowledge of inevitability of historian's subjectivity". Historiography in Germany has been loyal to aims of "cultural history" (Kulturgeschichte) and "universal history" (Universalgeschichte) put forward by Herder, and developed the "universal cultural history" program. This program advocates that fields of human activities such as politics, economics, religion, culture, besides old ages and foreign cultures have to be dealt with "as of themselves". Thus works of "universal cultural history" written beginning from 1750s in Germany can be seen as a kind of early forerunners of the attempt of "social history", even of "history of civilizations" meaning "integrative history" in Braudelian terms. Even if the pendulum of historiography in Germany swung from 1750 to 1900 between Ranke's naive objectivism and Droysen's subjectivism, or between "political history" as put by Iggers and "cultural history" devoid of political and economic base as put by Braudel, its main axis has been defined by the holistic program of "universal cultural history", which combined "cultural history" and "political and economic history", and surpassed "national history".