IDIL SANAT VE DIL DERGISI, cilt.12, sa.112, ss.1915-1926, 2023 (Hakemli Dergi)
Osmanlı Devleti’nde kimsesiz ve muhtaç çocukların devlet himayesinde öğrenim gördükleri orta dereceli okullara
“darüleytam” adı verilmiştir. Sultan II. Abdülhamid döneminde yayınlanan bir kararname ile açılmaya başlayan ve Kurtuluş
Savaşı yıllarına kadar varlığını sürdürmüş olan bu okullara, anne babasını kaybetmiş ya da geçim sıkıntısı çeken ailelerin
çocukları belli bir yaş sınırı gözetilmeksizin yatılı olarak kabul edilmekteydiler. Dârüleytamları diğer orta okullardan ayıran en
önemli özellik, müfredatındaki mûsikî derslerinin yoğunluğudur. Bu derslere katılım gösteren birçok darüleytam öğrencisi
gelecekte ünlü bir besteci ya da icracı oldukları gibi musika-i hümayun ve maarife bağlı okullarda müzik öğretmenliği ve bando
görevlisi olarak görev yapmışlardır. Avrupa’da XVI. ve XVII. yüzyıllarda ilk örneklerini gördüğümüz konservatuvarların
amaçları da tıpkı Osmanlı’daki gibi kimsesiz çocukları sanata yönlendirerek topluma kazandırmak olmuştur. İlk defa Napoli’de
bir hastane olarak açılan ve daha sonra mûsikî okuluna dönüştürülen “conservatiore”de eğitim gören öğrenciler kimsesiz ve
muhtaç çocuklardan oluşuyordu. Okullarından mezun olan bu çocuklar kilise ve şapellerde orgcu olarak görevlendiriliyor,
böylece suçtan uzak durarak toplum için faydalı bireyler haline geliyorlardı. Darüleytamları bu konservatuvarlardan ayıran fark
ise müzik okulundan ziyade kendi içlerinde mûsikî şubeleri barındırıyor olmalarıydı
In the Ottoman Empire, the secondary schools where orphaned and needy children were educated under the auspices of the
state were called "darüleytam". These schools, which started to be opened with a decree issued during the reign of Sultan II.
Abdülhamid and continued to exist until the years of the Independence War, were accepted as boarders, regardless of a certain
age limit, from families who lost their parents or had financial difficulties. The most important feature that distinguishes
Dârüleytam from other secondary schools is the intensity of the music lessons in their curriculum. Many darüleytam students
who attended these lessons were a famous composer or performer in the future, and worked as music teachers and marching
band officers in schools affiliated with the musika-i humayun and Maârif. The aims of the conservatories, the first examples of
which we saw in the XVI and XVII centuries in Europe, were to bring homeless children to the society by directing them to
art, just like in the Ottoman Empire. The students studying at the "conservatiore", which was first opened as a hospital in Naples
and later converted into a music school, consisted of orphans and needy children. These children who graduated from their
schools were assigned as organists in churches and chapels, thus avoiding crime and becoming beneficial individuals for the
society. The difference that distinguishes the darüleytams from these conservatories is that they contain music branches within
themselves rather than a music school.