34. UNTK, Antalya, Turkey, 27 - 31 March 2022, pp.44
Amaç: Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) enfeksiyonu sonrası gelişen
pulmoner emboli (post-COVID PE) şüphesi ile çekilmiş akciğer perfüzyon
sintigrafisi SPECT/BT (Q-SPECT/BT) bulgularını klinik ve laboratuvar
bulguları ile kıyaslamayı amaçladık.
Yöntem: 2020-2022 yılları arasında COVID-19 geçirmiş ve post-COVID PE
şüphesiyle Q-SPECT/BT çekilen hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların
klinik semptomları, altta yatan diabetes mellitus (DM) ve hipertansiyon
(HT) gibi hastalıklar, D-dimer değerleri başta olmak üzere laboratuvar
değerleri, antikoagülan kullanımı ve hastane yatış öyküleri değerlendirildi.
PE tespit edilen hastaların C-reaktif protein (CRP) değerleri dökümante
edildi. Sintigrafide PE ile uyumlu perfüzyon defektleri küçük subsegmenter,
subsegmenter, segmenter olarak gruplandırılarak her iki akciğerdeki
dağılımı saptandı. PISAPED kriterleri baz alınarak plevra tabanlı üçgen tarzı
ve eşlik eden BT bulgusu olmayan defektler PE pozitif olarak kabul edildi.
İstatistiksel analiz olarak ki-kare testi ve Student’s t-test kullanıldı (SPSS
versiyon 22.0). D-Dimer 550’nin üzerinde pozitif kabul edildi.
Bulgular: Çalışmaya 100’ü kadın 63’ü erkek toplam 163 hasta dahil edildi
[ortalama (ort.) yaş: 55 (17-89)]. Hastaların 38’inde (%23,3) PE saptandı.
COVID sonrası Q-SPECT/BT’ye kadar geçen süre ort. 5,6 ay olarak bulundu. Bu
süre PE(+)lerde 5,8 aydı. Hastaların (n=163) 61’i ağır COVID-19 enfeksiyonu
nedeniyle hastanede yatarak tedavi görmüştü, bunların 16’sı post-COVID
PE pozitif hasta grubundaydı. Hastane yatış öyküsü olan 38 hastada nefes
darlığı (ND), 37 hastada HT, 26 hastada DM mevcuttu. Ayaktan tedavi
gören hastaların ise 61’inde ND, 23’ünde DM, 37’sinde HT saptandı. PostCOVID PE pozitifliği ile komorbidite (HT/DM) varlığı arasında anlamlı fark
saptanmadı (p= 0,113). PE pozitif saptanan hastaların 11’i antikoagülan
tedavi altında idi; 6’sına ise COVID dönemi antikoagülan başlanmış
ancak sonra kesilmişti. Bununla birlikte PE(+) ve D-Dimer düzeyi yüksek
32 hastada ise CRP yüksek (>10) olarak saptandı. Hastaların ort. D-Dimer
değeri 1527,5 (190-11070) iken PE (+) ve PE(-) hastalarda ort. D-Dimer
değerleri sırasıyla 2145,2 ve 1335,4 idi. İki grup arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılık saptandı (p= 0,030). Hastaların 22’sinde bilateral perfüzyon
defekti gözlendi. Tabloda sağ ve sol akciğerde perfüzyon defekti izlenen
hasta sayıları gösterilmektedir (Tablo 1).
Sonuç: Post-COVID PE(+) hastalarda D-Dimer’in anlamlı olarak daha
yüksek seyrettiği ve CRP yüksekliğinin çoğu olguda buna eşlik ettiği
gözlenmiştir. Q-SPECT/BT’nin klinik bulgulardan ve laboratuvardan bağımsız
olarak PE pozitifliği saptama ve klinik yönetimde önemli bir rol oynadığı
görülmektedir.