SineFilozofi, vol.4, no.Özel sayı, pp.2-24, 2022 (Peer-Reviewed Journal)
Yürümek, filozoflarca ve düşünürlerce yüzyıllardır önem atfedilen bir edimdir. Doğa ile yakın bir
bağlantı içinde olan yürüme edimi, insanın anlam arayışında ona sunduğu olanaklarla birlikte devrimci
nitelikler taşımaktadır. The Way (Emilio Estevez, 2010) filmindeki baş karakter (Tom), oğlunun yürüyüş
sırasında ölümü nedeniyle onun yarım kalan yürüyüşünü tamamlamak üzere yola çıkmaktadır. Henry
David Thoreau’nun birçok eserinde yürümenin sarsıcı önemi ve devrimsel niteliği farklı bağlamlarla
okurlara tekrar düşündürülmektedir. Bu çalışma, Thoreau’nun yürümeye dair felsefesini oluşturan
söylemler çerçevesinde, doğanın insanla yakın ilişkiselliği, insanın yürürken hayatı anlamlandırma
çabası gibi durumları ve bu durumlarla bağlantılı olguları, yolculuk kavramıyla birlikte sorgulamaya
çalışmaktadır. Doğa felsefecilerinden Heraklitos’un ateş elementine atfettiği önem, bu sorgulamalar
altında insanın varoluşunun doğaya içkinliği bağlamında çalışmanın çerçevesini çizmektedir.
Heraklitos’un bakış açısıyla, ateşin doğada yarattığı dönüşüm ve devrimsel başkalaşımlar, yürümenin
insan zihninde ve varoluşunda zuhur eden değişimleri anlamlandırmaktadır. Bu bağlamda, yürüme
ediminin kendi içindeki diyalektiği ile birlikte film anlatısında odağa alınan konular diyalektik yöntemle
analiz edilirken sonsuz düşünce gücünü veren felsefenin filmle ilişkiselliği de ortaya koyulmaktadır.
Tom’un yürürken kendisiyle gerçekleştirdiği sorgulamalar ve izleyicinin zihninde gerçekleşen tüm
tartışmalar, çalışmanın odağına aldığı yöntemin en temel söylemine okuyucuyu götürerek çalışmanın
kendi içindeki diyalektiğini gerçekleştirmekte ve Sokrates’in ‘’Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir’’
söylemini yürüme edimi, yolculuk, doğa ve ateş elementiyle birlikte tekrar düşündürterek tartışmaya
açmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yürümek, doğa, ateş, varoluş, diyalektik, film felsefesi