İşletme ve İktisat Çalışmaları Dergisi, cilt.9, sa.2, ss.125-144, 2021 (Hakemli Dergi)
Covid-19 pandemisinin temelinde iklim krizi, iklim krizinin temelinde ise Sanayi Dönemi’nden itibaren sürdürülegelen fosil
yakıtlara dayalı doğrusal ekonomi modeli bulunmaktadır. Ekonomik başarıyı, doğaya ve içindeki canlılara verdiği tahribatı
yok sayarak daha çok büyüme; daha çok üretim ve tüketim olarak hedefleyen doğrusal ekonomi modelinin yıllar içinde
‘sürdürülebilirlik’ kavramı ile tanışması ise tam anlamıyla bir ekonomik dönüşüm için yeterli olmamıştır. Bu dönüşümün
zorunlu olarak yaşanması için insanlık, bugün neredeyse dünyanın her noktasından hissedilen iklim krizinin giderek
ağırlaşan sonuçlarına ihtiyaç duymuş gözükmektedir.
Bir yandan pandemi, diğer yandan tıpkı pandemi gibi küresel çapta etkisini gösteren ve son yıllarda giderek şiddetini ve
sıklığını arttıran diğer iklimsel felaketler; iklim krizinin en önemli sonucu/sorunu olarak acil çözüme ihtiyaç duymaktadır.
Can kayıpları ve ekonomik kayıplar her iki küresel sorunun ilk sonuçları olmakla beraber, yerlerinden edilen insanlardan
gıda güvensizliğine kadar birçok ikincil ve görünmeyen etkiler de mevcuttur. Tüm etkilerin daha açık hali ise riske attığı
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde görülebilmektedir.
Tüm dünya, karşı karşıya kaldığı bu iklim temelli felaketlerden kurtulmak, gezegendeki tüm canlılar için adil bir refahı
sağlamak, bu amaçla kalıcı ve sürdürülebilir sonuçlar almak adına çaba göstermekte; bu çabalardan birisi de Avrupa
Birliği'nin iklim eylem planı olan Avrupa Yeşil Mutabakatı olarak ortaya çıkmaktadır.
2019 yılında açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Avrupa Birliği birçok sektörde hayata geçireceği değişiklikler ve
düzenlemelerle temelde 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlamak hedefini gütmektedir. Bu hedef doğal olarak AB
ile ticari ilişkileri olan ülkeleri de ilgilendirmekte; bu ülkelerden birisi olan Türkiye de en önemli ticari partnerlerinin
başında gelen AB ülkeleri ile olan ticari ilişkilerin sekteye uğramaması için gerekli düzenlemeleri bünyesinde
gerçekleştirmek durumundadır.
Bu çalışmada, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Döngüsel Eylem Planı’nın olası ekonomik etkileri ve Türkiye ekonomisinin bu
bağlamda değerlendirilmesi, politika önerileri ile birlikte yer alacaktır