The 7th INCSOS International Congress of Social Sciences, Baku, Azerbaycan, 2 - 04 Haziran 2022, ss.192
15. yüzyıl ortalarından beri, Doğudaki Türk memleketlerinden ve bilhassa Azerbaycan
taraflarından Osmanlı topraklarına sanat ve kültür adamlarının davet edildiğini biliyoruz.
Osmanlı Devleti, 2. Murat ve Fatih Sultan Mehmet döneminde, siyasi olarak güçlenmesi ve
bulunduğu coğrafyanın önde gelen kültür mecralarını bünyesine katmasıyla, İslâm âleminin ve
Türk dünyasının farklı memleketlerinde yaşayan sanatçılar için bir çekim merkezine
dönüşmüştür. Fatih ve II. Bayezid döneminde Türk dünyasıyla ilişkiler kurmada gelişme kat
edilmiş, yine Türk dünyasından pek çok musikişinas, sanatlarını icra etmek üzere İstanbul’a
gitmiş ve burada en yüksek seviyede ilgi ve desteğe mazhar olmuşlardır. Sultan I. Selim ve
Kanuni devirlerine ait resmî kayıtlardan, sarayda görevli müzisyenlerin büyük ölçüde
Azerbaycan kökenli olduklarını öğreniyoruz. 16. yüzyıl boyunca bu müzisyenlerin etkisi
Osmanlı elit zümresinin zevkini belirlemiştir. 17. yüzyılda, özellikle IV. Murad’ın Bağdat ve
Revan seferleriyle birlikte pek çok değerli musiki üstadı İstanbul’a gelir. Osmanlı
kaynaklarında genellikle “Acemler” olarak anılan bu musikişinaslardan ismini tespit
edebildiklerimizin Azerbaycan kökenli olduğunu görüyoruz. Azerbaycan kökenli
musikişinaslar, geldikleri coğrafyanın zengin repertuarını da İstanbul’a taşımışlardır. Acemler
adına kaydedilen eserlerin büyük çoğunluğu Farsça olmasına karşın birtakım Türkçe güftelerin
de bu adla kaydedildiği görülmektedir. Söz konusu Türkçe güftelerin tamamında Azerbaycan
Türkçesi özellikleri bulunması, “Acemler” denilen grubun yalnızca geldikleri bölge itibariyle
bu şekilde adlandırıldıklarını ve Fars kökenli olmadıklarını göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Türk Musikisi, Makam, Muğam, Karabağ, Azerbaycan