HİCRİ İKİNCİ ASIRDA BAĞDAT MUTEZİLE EKOLÜ VE TEVELLÜD NAZARİYESİ


Creative Commons License

Soyal F.

HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- 4, Hidayet Aydar v.d., Editör, İksad Yayınevi, Ankara, ss.98-116, 2022

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2022
  • Yayınevi: İksad Yayınevi
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Sayfa Sayıları: ss.98-116
  • Editörler: Hidayet Aydar v.d., Editör
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Kelâmın kurucusu kabul edilen Mu‘tezile ekolünün esas rolü, ilk defa kelâmı bir yöntem olarak kullanmasıyla ilgilidir. Genel olarak Basrave “Bağdat” olmak üzere farklı iki gruba

ayrılan Mu‘tezile’nin Bağdat ekolü etki ve yaygınlık bakımından diğerine göre daha zayıf kalmıştır. Bununla birlikte Bağdat ekolü, Abbâsîler döneminde aktif bir rol üstlenerek kelâm

ilminin pek çok meselesini ele almıştır. Bu çalışmada ele alınacak olan tevlîd, kısaca “kulun irâdî fiillerinin ilahî irâdeye muhtaç olmadan gerçekleşmesi” olarak tarif edilebilir. Bağdat ekolünün kurucusu olan ve Hicrî İkinci asırda yaşayan muhtemelen hicri 130’lu yıllarda doğmuş, 210 yılında vefat etmiş Mu‘tezilî bir kelâm bilgini olan Bişr, “tevellüd” düşüncesini ilk defa ortaya atan şahıs olarak bilinir. İnsan fiilleri ve .zgürlüğü konusuna ilişkin önemli bir kelâmî mesele olan tevlîd-tevellüd, insanın ihtiyârî fiilleriyle bu fiillerin başka bir mahalde gerçekleşen sonuçları arasındaki irtibatı ifade  eden bir teoridir. İlk defa Bişr’in ortaya attığı bu teori daha sonra Mu‘tezile ekolü tarafından büyük çoğunlukla kabul edilmiştir. Bu y.nüyle tevlîd fikrinin tamamıyla Mu‘tezile’ye ait bir teori olduğu rahatlıkla söylenebilir. Buna karşılık Ehl-i sünnet kelâmcıları, nedenselliğe götürme tehlikesini öne sürerek bu teoriye karşı çıkmışlardır. Bu meselenin tamamıyla Mu‘tezile üzerinden okunmasının zorunluluğu aynı zamanda Mu‘tezile’nin insan özgürlüğüne yaklaşımıyla ilgilidir. Dolayısıyla insan fiilleriyle ilgili temel bir mesele olan tevlîd, aslında Mu‘tezile’nin adâlet prensibine ilişkin bir tartışmadır.