Türk Periodontoloji Derneği 53. Uluslararası Bilimsel Kongresi, Antalya, Türkiye, 7 - 10 Kasım 2024, ss.240
Üniversite kliniğimize mandibular ön bölgeyle ilgili estetik
ve fonksiyonel şikayetlerle başvuran 35 yaşındaki kadın
hastamızda 31 ve 41 numaralı dişlerin çevresinde belirgin
yumuşak ve sert doku kayıpları tespit edildi. Klinik
muayene, bu bölgelerde keratinize doku kaybı ve alveolar
kemik rezorpsiyonu olduğunu, çevre diş eti dokularının
ise inflamasyon ve çekilme belirtileri gösterdiğini ortaya
koydu. Kapsamlı bir periodontal değerlendirme sonrasında
hastamızın periodontal indeksleri kayıt altına alındı. Diş
taşı temizliği, kök yüzeyi düzleştirme gibi cerrahi olmayan
periodontal tedavileri ve sıkı ağız hijyeni talimatlarını
içeren bir ameliyat öncesi bakım planı uygulandı. Cerrahi
müdahale öncesinde optimal periodontal sağlığın sağlanması
için düzenli kontroller yapıldı.Tünel tekniği, minimal
invazivliği ve doku koruma yeteneği nedeniyle tercih edildi.
Hastanın palatinal bölgesinden alınan bir bağ dokusu grefti,
31 ve 41 numaralı dişler etrafında dikkatlice oluşturulan
tünel aracılığıyla yerleştirildi. Bu yaklaşımla yumuşak
doku hacminin artması ve keratinize doku artışı amaçlandı.
Titiz ağız hijyeni rehberliği ve ağrı yönetimi için
analjeziklerin reçetelendirilmesini içeren bir ameliyat
sonrası bakımı uygulandı. Ameliyat sonrası altıncı haftada
yapılan takip değerlendirmesi, mükemmel iyileşme ve greft
entegrasyonunu ortaya koydu. Ameliyat öncesi ve sonrası
fotoğraflarla doku hacmi ve keratinize doku kazancındaki
önemli kazançlar belgelendi. Keratinize doku genişliğinde
artış ile hasta için estetik ve fonksiyonel iyileşmeler
sağlandı. Bu vaka, yumuşak ve sert doku kaybının
tedavisinde tünel tekniğinin etkinliğini göstermektedir
ve periodontal rejeneratif prosedürlerdeki potansiyelini
vurgulamaktadır. Tekniğin avantajları, periodontolojide
bireyselleştirilmiş tedavi planlamasının önemini ortaya
koymaktadır.
A 35-year-old female patient presented at our university
clinic with aesthetic and functional complaints related
to the mandibular anterior region, where significant
soft and hard tissue losses were identified around teeth
31 and 41. Clinical examination revealed keratinized
tissue loss and alveolar bone resorption in these areas,
along with signs of inflammation and recession in the
surrounding gingival tissues. Following a comprehensive
periodontal evaluation, the patient’s periodontal indices
were recorded. A preoperative care plan, including non-
surgical periodontal treatments such as scaling and root
planing, along with strict oral hygiene instructions, was
implemented. Regular checks were conducted to ensure
optimal periodontal health before surgical intervention. The
tunnel technique was chosen for its minimal invasiveness
and tissue preservation capability. A connective tissue
graft harvested from the patient’s palate was placed
through a carefully created tunnel around teeth 31 and 41.
This approach aimed to increase soft tissue volume and
enhance keratinized tissue. Postoperative care included
meticulous oral hygiene guidance and the prescription of
analgesics for pain management. A follow-up evaluation
conducted at the sixth week post-surgery revealed excellent
healing and graft integration. Pre- and postoperative
photographs documented significant gains in tissue volume
and keratinized tissue. The patient achieved aesthetic and
functional improvements with an increase in keratinized
tissue width. This case demonstrates the effectiveness of
the tunnel technique in treating soft and hard tissue loss,
highlighting its potential in periodontal regenerative
procedures. The advantages of the technique underscore
the importance of individualized treatment planning in
periodontology.