Ameliyat Öncesi Dönemde Saptanan Papiller Mikrokarsinom Yapılacak Cerrahi Girişimin Genişliğini Etkilemeli mi?


Creative Commons License

BATMAN B., ÖZGÜR İ., MERİÇ S., TUNCA F., ŞENYÜREK Y., TEZELMAN T. S., ...Daha Fazla

18.Ulusal Cerrahi Kongresi, İzmir, Türkiye, 23 - 27 Mayıs 2012, sa.124

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Tiroid papiller mikrokarsinom insidansı gerek ameliyat öncesi ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) gerekse rastlantısal olarak çıkarılan piyeslerin patolojik incelemeleri sonucunda giderek artmaktadır. Bu çalışmanın amacı ameliyat öncesi ve rastlantısal olarak ameliyat sonrası tanı konulan papiller mikrokarsinomlu hastaları klinik, histopatolojik özellikler ve nüks oranları açısından karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Ocak 1988 ve Şubat 2012 yılları arasında papiller mikrokarsinom (PMK) tanısıyla ameliyat edilen 324 hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Bu 324 hastanın 306’sına (%94,5) primer tiroidektomi, dış merkezde subtotal tiroidektomi yapılan 18 (%5,5) hastaya tamamlayıcı tiroidektomi uygulandı. Altmış dört (%20) hastada primer cerrahiye tek taraflı (n=14) veya bilateral (n=1) modifiye radikal boyun diseksiyonu ve santral boyun diseksiyonu (n=49) eklendi. Hastalar PMK’nın klinik prezentasyonuna göre 2 gruba ayrıldı. PMK tanısı ameliyat sonrası dönemde histopatolojik inceleme sırasında rastlantısal olarak konulan hastalar grup 1, ameliyat öncesi ultrasonografi kılavuzluğunda İİAB ile konulan hastalar grup 2 olarak sınıflandırıldı. Gruplar demografik özellikler, primer cerrahinin genişliği, histopatolojik özellikler ve nüks oranları açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Yaş ve cins açısından grup 1 ve 2 arasında anlamlı bir fark saptanmadı (p = 0.9 ve p = 0.8). Total tiroidektomi oranı grup 2’deki hastalarda grup 1’e oranla anlamlı olarak yüksek bulundu (grup 2: 96.4%, grup 1: 41.6 %, p< 0.0001 ). Grup 2’deki 64 hastaya primer cerrahiye ek olarak lenf nodu diseksiyonu uygulandı. Ortalama tümör çapı grup 2’de grup 1’e oranla anlamlı şekilde büyük olarak bulundu (grup 2: 5.2 ± 2.8 mm, grup 1: 3.7 ± 2.4 mm, p = 0.03). Tanı sırasında lenf nodu metastazı, mikroskopik ekstratiroidal yayılım ve multisentrisite insidansı grup 2’deki hastalarda grup 1’e oranla anlamlı olarak yüksek bulundu (p < 0.0001, p = 0.04, p = 0.004). Tümör çapı ≥5 mm olan PMK’lı hastalarda multisentrisite ve ekstratiroidal yayılım sıklığı anlamlı olarak yüksek bulundu (p < 0.0001 ve p = 0.01). Her iki grup arasında nüks açısından anlamlı fark saptanmadı (p = 0.1). Radyoaktif iyot ablasyonu endikasyonu konulan hasta sayısı grup 2’de grup 1’e oranla anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p <0.0001). Tartışma ve Sonuç: Tanı sırasında lenf nodu metastazı, mikroskopik ekstratiroidal yayılım ve multisentrisite insidansı tümör çapı ≥5 mm olan PMK’lı hastalar ve PMK tanısı ameliyat öncesi konulan hastalarda tümör çapı küçük olan ve rastlantısal olarak tanı konulanlara oranla anlamlı olarak yüksek saptandı. Bu nedenle tümör çapı ≥5 mm olan ve ameliyat öncesi PMK tanısı konulan hastalarda tedavi seçimi total tiroidektomi olmalıdır.