"Dansa Kaldırılmayan Kadın" (Şiirler) - Yazar: Volkan Hacıoğlu • Gertrude Stein ve Alice B. Toklas arasındaki hayalî bir diyalogtan esinlenen kitap "Kadın," söylemini günümüzdeki ideolojik anlayışın dışında Rosa Luxemburg, Hannah Arendt, Emma Goldman vb. muhalif entelektüel figürlere atfetmektedir. İngilizcede metaforik olarak Toplumdan Dışlanmış Kişi ile özdeşleşen bir deyim olan "Dansa Kaldırılmayan Kadın," cinsiyet rollerinin ötesinde modern bireyin toplum karşısındaki varoluş mücadelesini poetik bir arka plâna yerleştiriyor. ➤ ❝ Volkan Hacıoğlu genç bir şair. Ancak dergilerin genel havasından hiç etkilenmeden, yapı bakımından klâsik ve sağlam bir şiir yazıyor. Modern zamanların şiirini, dizelerin çoğunca gizli bir ölçüye uyduğu, âhengin bu ölçüden ortaya çıktığı bir şiir yazıyor yani. Modern zamanların sorunlarının, bu zamanın insanına ait varoluşsal olanın, sağlamlığı kuşku götürmeyen, klâsik tat veren böylesi bir şiirle yazılabileceğini de kanıtlıyor. Böylece modernizmin içinde yeni klâsik bir şiirin dokusunu oluşturuyor usulca. ❞ ~ Metin Cengiz, Arka Kapak Yazısı (Kitap Tanıtım Metni). ■ ➤ ❝ "Fronti nulla fides”, Volkan Hacıoğlu'nun 'Saklambaç Oyunu’ şiirinin (Dansa Kaldırılmayan Kadın', Şiirden Yayınları, 2010) girişinde yer almış. Türkçesi: Görünüşe aldanma. Şiir, “Büyük bir gövde gösterisi var / Varlık kadar gerçek / Saklambaç oynuyor insanlar / Yaşayarak ve ölerek” dizeleriyle bitiyor. Yani 'görünüşe aldanma', meselesi tamamlanmış oluyor ve başlık, giriş cümlesi ve şiir bir bütüne ulaşıyor. Şiirin, benim için tazeliği de burada yatıyor. Ancak, dikkatimi çeken başka bir şey oldu bu şiirde, şiirin tamamında kafiye kullanımı; ama ustalıklı kullanımı. Bunun için yukarıda aldığım dörtlüğe bakmak bu bağlamda fikir verecektir sanırım. Ustalıktan kastım, Volkan Hacıoğlu, 1977 doğumlu genç bir şair, yani kafiyesiz bir ortamda doğmuş ve 'Dansa Kaldırılmayan Kadın' ikinci kitabı, ama gerek diziliş (çapraz, düz) gerekse tam ve yarım kafiyelerin şiirin bütününe uyacak şekilde kullanımı enteresan geldi. Şunu eklemeliyim; bu şiiri kafiye meselesinden ötürü ele almadım, kafiye meselesinde 'abes-muktebes' tartışmasından, nereye geldiğimizi düşününce ilgimi çekti. Vaktiyle şiirin olmazsa olmazlarından olan kafiye (redif, vezin..), sonra neredeyse modern şiir kafiyesiz (vezin vs.) olur anlayışına; ama nihayet önemli olan bir metnin şiir olup olmadığı mertebesine ulaştık. Umarım, serbest koşukta kafiye ve redif yoktur; ama iç ses vardır gibi harcıâlem yaklaşımlardan da tez zamanda uzaklaşırız. Hazır bu meseleye girmişken “ ‘Ölüm’ dersem hiç çıkma / Yer değiştir yoklukla / ‘Yaşam’ dersem çık ama” üçlüğündeki tek ünlü ile oluşan yarım kafiyeye ilişkin de bir-iki şey eklemekte yarar var. Çünkü yarım kafiye esas itibariyle ‘tek ses'e dayalı olduğu için pek ‘makbul’ bir kafiye çeşidi sayılmaz bizde. Ayrıca halk edebiyatındaki yaygınlığından ötürü de ‘şehirli’ görülmez. Son olarak tek ünlü değil de; tek ünsüz şartı aranır. Ama gördüğüm kadarıyla tek ünlü de olsa, üç ayrı (-a) ses var ortada ve pek âlâ bir ses zenginliği katıyor bu üç ayrı ‘a’. ❞ ~ Yavuz Özdem, Hürriyet Gösteri • Üç Aylık Sanat ve Edebiyat Dergisi, Genel Yayın Yönetmeni: Doğan Hızlan, Yazı İşleri Müdürü: Hami Çağdaş, “Rüzgâr Odası,” Ocak-Şubat-Mart 2012, Sayı: 306, s. 61


Hacioğlu V.

  • Sanat Alanı: Sahne Sanatları
  • Eserin Türü: Dramatik Metin Yazımı
  • Eserin Niteliği: Özgün Eser
  • Eserin Tanımı: "Dansa Kaldırılmayan Kadın" (Şiirler) - Yazar: Volkan Hacıoğlu • Gertrude Stein ve Alice B. Toklas arasındaki hayalî bir diyalogtan esinlenen kitap "Kadın," söylemini günümüzdeki ideolojik anlayışın dışında Rosa Luxemburg, Hannah Arendt, Emma Goldman vb. muhalif entelektüel figürlere atfetmektedir. İngilizcede metaforik olarak Toplumdan Dışlanmış Kişi ile özdeşleşen bir deyim olan "Dansa Kaldırılmayan Kadın," cinsiyet rollerinin ötesinde modern bireyin toplum karşısındaki varoluş mücadelesini poetik bir arka plâna yerleştiriyor. ➤ ❝ Volkan Hacıoğlu genç bir şair. Ancak dergilerin genel havasından hiç etkilenmeden, yapı bakımından klâsik ve sağlam bir şiir yazıyor. Modern zamanların şiirini, dizelerin çoğunca gizli bir ölçüye uyduğu, âhengin bu ölçüden ortaya çıktığı bir şiir yazıyor yani. Modern zamanların sorunlarının, bu zamanın insanına ait varoluşsal olanın, sağlamlığı kuşku götürmeyen, klâsik tat veren böylesi bir şiirle yazılabileceğini de kanıtlıyor. Böylece modernizmin içinde yeni klâsik bir şiirin dokusunu oluşturuyor usulca. ❞ ~ Metin Cengiz, Arka Kapak Yazısı (Kitap Tanıtım Metni). ■ ➤ ❝ "Fronti nulla fides”, Volkan Hacıoğlu'nun 'Saklambaç Oyunu’ şiirinin (Dansa Kaldırılmayan Kadın', Şiirden Yayınları, 2010) girişinde yer almış. Türkçesi: Görünüşe aldanma. Şiir, “Büyük bir gövde gösterisi var / Varlık kadar gerçek / Saklambaç oynuyor insanlar / Yaşayarak ve ölerek” dizeleriyle bitiyor. Yani 'görünüşe aldanma', meselesi tamamlanmış oluyor ve başlık, giriş cümlesi ve şiir bir bütüne ulaşıyor. Şiirin, benim için tazeliği de burada yatıyor. Ancak, dikkatimi çeken başka bir şey oldu bu şiirde, şiirin tamamında kafiye kullanımı; ama ustalıklı kullanımı. Bunun için yukarıda aldığım dörtlüğe bakmak bu bağlamda fikir verecektir sanırım. Ustalıktan kastım, Volkan Hacıoğlu, 1977 doğumlu genç bir şair, yani kafiyesiz bir ortamda doğmuş ve 'Dansa Kaldırılmayan Kadın' ikinci kitabı, ama gerek diziliş (çapraz, düz) gerekse tam ve yarım kafiyelerin şiirin bütününe uyacak şekilde kullanımı enteresan geldi. Şunu eklemeliyim; bu şiiri kafiye meselesinden ötürü ele almadım, kafiye meselesinde 'abes-muktebes' tartışmasından, nereye geldiğimizi düşününce ilgimi çekti. Vaktiyle şiirin olmazsa olmazlarından olan kafiye (redif, vezin..), sonra neredeyse modern şiir kafiyesiz (vezin vs.) olur anlayışına; ama nihayet önemli olan bir metnin şiir olup olmadığı mertebesine ulaştık. Umarım, serbest koşukta kafiye ve redif yoktur; ama iç ses vardır gibi harcıâlem yaklaşımlardan da tez zamanda uzaklaşırız. Hazır bu meseleye girmişken “ ‘Ölüm’ dersem hiç çıkma / Yer değiştir yoklukla / ‘Yaşam’ dersem çık ama” üçlüğündeki tek ünlü ile oluşan yarım kafiyeye ilişkin de bir-iki şey eklemekte yarar var. Çünkü yarım kafiye esas itibariyle ‘tek ses'e dayalı olduğu için pek ‘makbul’ bir kafiye çeşidi sayılmaz bizde. Ayrıca halk edebiyatındaki yaygınlığından ötürü de ‘şehirli’ görülmez. Son olarak tek ünlü değil de; tek ünsüz şartı aranır. Ama gördüğüm kadarıyla tek ünlü de olsa, üç ayrı (-a) ses var ortada ve pek âlâ bir ses zenginliği katıyor bu üç ayrı ‘a’. ❞ ~ Yavuz Özdem, Hürriyet Gösteri • Üç Aylık Sanat ve Edebiyat Dergisi, Genel Yayın Yönetmeni: Doğan Hızlan, Yazı İşleri Müdürü: Hami Çağdaş, “Rüzgâr Odası,” Ocak-Şubat-Mart 2012, Sayı: 306, s. 61
  • Araştırma Alanı: Sosyal ve Beşeri Bilimler, Felsefe, Tarih, Dil ve Edebiyat, Türk Dili ve Edebiyatı, Batı Dilleri ve Edebiyatları, Karşılaştırmalı Edebiyat, Dilbilim, Sanat
  • Basım Tarihi: 01.01.2010