Sonuç olarak; Süleymaniye Külliyesi Tabhane hücresi içerisinde görülen, dıştan bir ocak vasıtası ile ısıtılan ateş tuğladan tonozlu kanal ve kum düzeni, hücrenin, şifahane ile bağlantılı olup, hastaları tedavi etmek amacı ile düzenlenmiş bir birim olduğu düşüncesini desteklemektedir. Kullanılan yaprak tuğla, form itibarı ile 19. yüzyıl özellikleri göstermektedir. Bu çerçevede bu ısıtma sisteminin yapıya sonradan eklemlendiği düşüncesini kuvvetlendirmektedir.
Hücredeki ısıtma sistemi, hypokaust sistemi ile benzer bir mantıkta, yerden ısıtma anlayışına sahiptir. Ancak burada görülen sistemin, hamamlardan farklı olarak, değişik bir ihtiyaca dönük olarak ve daha küçük bir alanın ve kumun ısıtılması için tasarlandığı gözlenmektedir. Bu nedenle de, hamamlarda görüldüğü gibi, ısının, tabanın tamamının altında dolaşabildiği bir sistem yerine, tonozlu bir kanal ile hücrenin içine taşındığı bir sistem tercih edilmiştir.
Tabhanenin 16 no’lu hücresinde görülen bu sistemin özel bir örnek olarak, tıp ve sanat tarihi başta olmak üzere, kültür tarihimiz açısından dikkat çekici özelliklerinin olduğu görülmektedir. Bu nedenle söz konusu sistemin, hücrenin dışında kalan ocak bölümü ile içinde bulunan kanal ve kumun bulunduğu bölümleriyle beraber, bozulmasını önleyici tedbirlerin alınarak, korunması gerekmektedir. Bu koşul ile söz konusu ocak yapısının bir bütün olarak, araştırma yapan bilim insanlarının ve toplumun ilgili kesimlerinin ziyaret edip inceleyebileceği biçimde sergilenmesi faydalı olacaktır. Saygılarımızla.