Anadolu Araştırmaları, vol.23, pp.113-122, 2020 (Peer-Reviewed Journal)
The Diauehi region, located in the northwest border of Urartian Kingdom, is called the Upper Aras basin nowadays. The Urartian remains in the Upper Aras basin have been found in the Hasankale/Pasinler, Marifet and Yoğunhasan fortresses. Apart from these settlements, to the east of the basin are the Hamamlı and Hasankale inscriptions, to the south are the Avnik, Delibaba and Yazılıtaş inscriptions, and the Süngütaş inscription is located on the route to the north. From its early years onwards, the Urartian Kingdom tried to transform the Diauehi region through military campaigns and administrative arrangements. However, this transformation appears to have been different from the center of the kingdom, the Lake Van Basin, where the majority of the royal cities we are located. Instead of building new cities in the region, the kingdom’s strategy was focused on conducting military campaigns to weaken the existing tribes and allying with the powerful ones. During the military campaigns dating to the early years of the kingdom, the tribe leaders who were also named as kings paid a tribute and accepted the authority of Urartians.
Urartu Krallığı’nın kuzeybatı sınırını oluşturan Diauehi bölgesi günümüzde coğrafi olarak Yukarı Aras havzası olarak adlandırılır. Yukarı Aras havzasında Urartu dönemine tarihlenebilecek kalıntılar Hasankale/Pasinler, Marifet ve Yoğunhasan kaleleridir. Bu kaleler dışında havzanın doğusunda Hamamlı ve Hasankale yazıtları, güneyde Avnik, Delibaba, Yazılıtaş, kuzeye ulaşan yol güzergahı üzerinde ise Süngütaş yazıtları bulunmaktadır. Urartu Krallığı kuruluşunun ilk yıllarından itibaren Diauehi bölgesini planlı seferler ve idari düzenlemelerle dönüştürmeye çalışmıştır. Fakat bu dönüşüm krallığın merkezi bölgesi olan ve kralî kentlerin çoğunlukta bulunduğu Van Gölü havzasından farklıdır. Krallık Diauehi bölgesinde yeni kentler inşa etmek yerine bölgede var olan aşiretler üzerine seferler yaparak, onları zayıflatma ve güçlü olanları kendi yanına çekmeye çalışmıştır. Krallığın ilk yıllarına tarihlenen seferlerde kral olarak adlandırılan aşiret reislerinden haraç alınmış ve böylece bu aşiretler krallığın himayesine kabul edilmiştir.