Hicri Üçüncü Asrın İslami İlimlerin Gelişmesindeki Yeri Uluslararası Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 25 - 26 Kasım 2022, ss.2-4
Bu çalışmada hicrî üçüncü
asırda tefsir hareketi ele alınmaktadır. Hicrî üçüncü asır, tefsir ilmi
açısından ikinci asrın devamı niteliğinde ise de yine de bazı yeni gelişmeler
söz konusu olmuştur. Öncelikle asrın başında vefat eden İmam Şâfiî’nin (ö.
204/820) ahkâm ayetleriyle ilgili yorumları dikkat çekmektedir. Bu yorumlar
daha sonra el-Beyhakî (ö. 458/1066) tarafından kitap haline getirilip
neşredilecektir. Bu asırda İmam Şafii’den başka ahkâm tefsiri yönünde
girişimlerde bulunanlar da olmuş; Ebû Sevr İbrâhîm el-Bağdâdî (ö. 240/854),
Ebu’l-Fadl Ahmed el-Basrî (ö. 240/854), Ebû Abdullah Muhammed İbn Sehnûn
el-Kayravânî (ö. 256/869) gibi alimler ahkâm tefsirleri yazmışlardır. Her ne
kadar günümüze ulaşan geniş kapsamlı ve etkili ahkâm tefsirleri bundan sonraki
asırlarda meydana getirilecekse de bu gelişmeler hicrî üçüncü asırda tefsirde
yeni bir durum meydana getirmiş; ahkâm tefsiri anlayışı önemli bir gelişme
katetmiştir. Öte yandan önceki asırda başlamış olan dilbilimsel yönü ağır basan
tefsirler bu asırda daha fazla dikkat çeker olmuş; daha çok önemli lügat
tefsirleri vücuda getirilmiştir. Bu cümleden olarak el-Ferra (ö. 207/822),
el-Ahfeş el-Evsat (ö. 215/830, Ebû Ubeyde Ma’mer b. el-Müsennâ (ö. 209/824),
Ebû İshak İbrahim en-Nazzâm (ö. 221/835), Ebû Osmân Amr el-Câhız (ö. 255/869),
Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim İbn Kuteybe (ö. 276/889) ve benzeri alimleri
sayabiliriz. Hatta bu alimler sayesinde hicrî üçüncü asırda lügavî tefsirlerin
tefsir ilminde yeni bir özellik, yeni bir gelişme oluşturacak kadar önem
kazandığını söyleyebiliriz. Bu asırda Mukatil b. Süeyman (ö. 150/767) ile başlayan
rivayet tefsiri geleneği de devam etmiş, başta Abdurrezzak b. Hemmâm (ö.
211/826-27) olmak üzere Said b. Mansûr (ö. 227/842), İshak b. Râhûye (ö.
238/853), Ebû Cafer er-Remlî (ö. 295/908) gibi alimler kısmî de olsa önemli
rivayet tefsirleri oluşturmuşlardır. Bu dönemde tefsire yeni bir hal kazandıran
bir gelişme de yine kökü bir önceki asra dayanmakla birlikte bu asırda önemli
gelişmelerin kaydedildiği işârî/sûfî tefsir yazma anlayışıdır. Bu asırda
yazılmış olan Sehl b. Abdullah et-Tüsterî’nin (ö. 283/896) tefsiri oldukça
önemli bir eserdir. Bayezid-i Bistâmî (ö. 261/875) de işarî tefsir açısından
asrın oldukça önemli bir simasıdır. Bilhassa dördüncü asırda daha çok
belirginleşecek olan dirâyî tefsir anlayışı da bu çağda tefsirin kazandığı bir
haldir. Ebubekir el-Esam (ö. 200/816), Kasım er-Ressî (ö. 246/860) gibi alimler
bu bağlamda zikredilebilecek isimlerdir. Bakî b. Mahled (ö. 276/890), Hûd b.
Muhakkem el-Huvvârî (ö. 280/894) gibi alimler tefsirlerinde rivayetlere yer
verdikleri gibi önemli bazı tahliller de yapmışlardır. Bu asırda tefsirin bir
diğer özelliği ehl-i hadis dediğimiz sünnî kesimin tefsirleri yanında Şia,
Mutezile, İbadiyye gibi mezhebî tefsirlerin de ortaya çıkmış olmasıdır.
Yukarıda adı geçen Ebubekir el-Esam, Nazzâm, Câhız gibi isimler Mutezile
anlayışı üzere hareket etmişlerdir. İsnâaşeriyye Şîası’nın on birinci imamı
olan Hasan el-Askerî (ö. 261/871) ve Ebû Abdillah el-Kufî el-Hiberî (ö.
281/895) de Şia anlayışına göre bu asırda tefsir yazmış alimlerdir. Hûd b.
Muhakkem İbâdiyye, Kasım er-Ressî de Zeydiyye mezhebine mensup birer alim
olarak öne çıkmışlardır. Hadis imamları olan el-Buhârî (ö. 256/870), Müslim (ö.
261/875), et-Tirmizî (ö. 279/892) gibi alimlerin sahihlerinde Kitâbu’t-tefsîr
adında birer bölüm açıp burada Hz. Peygamber, sahabe ve tâbiûndan gelen
muhtelif tefsir rivayetlerine yer vermeleri; İbn Hişam (ö. 218/833), İbn Sa’d
(ö. 230/845) gibi siret ve tabakat alanında meşhur olmuş alimlerin eserlerinde
tefsir rivayetlerini nakletmeleri de bu dönemde tefsirdeki önemli bir gelişme
olduğu zikredilmesi gereken hususlardandır. Bütün bunlar çalışmada panoramik
bir bakışla ele alınıp incelenmektedir.