Reddiye Geleneğinde Tahrif ve Tebşiratın Yeri ve Abdullah et-Tercüman'ın Katkıları


Soyal F.

Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt.27, sa.27, ss.117-141, 2025 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 27 Sayı: 27
  • Basım Tarihi: 2025
  • Dergi Adı: Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: ERIHPlus
  • Sayfa Sayıları: ss.117-141
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Reddiyeler, belirli bir inanç veya düşünce sistemine karşı yapılan eleştiriler olup, tarih boyunca dini ve felsefi tartışmaların önemli bir parçası olmuştur. Hıristiyanlığa yönelik reddiyelerde tahrif, tebşirat ve Hıristiyanlık öğretilerinin eleştirisi gibi konulara odaklanılmıştır. Bu bağlamda, Abdullah Tercüman da reddiye eseri kaleme alarak, İslam dünyasında dikkat çeken isimlerden biri olmuştur. Tercüman, Hıristiyanlık’tan İslam’a geçen ve bu süreçte edindiği bilgi ve tecrübeleri reddiye şeklinde aktaran önemli bir yazardır. Hıristiyanlık eleştirisi bağlamında diğer eserlerden farklı bir özellik taşıyan Tercüman, Hıristiyan metinlerinin tahrifi ve tebşirat arasındaki bağlantıyı güçlü bir şekilde vurgulamıştır. O, eleştirilerinde Hıristiyan metinlerini kaynak olarak kullanmış ve onların delilleri üzerinden bir savunma geliştirmiştir. Bu yöntem, onun konumunu daha ikna edici ve bilimsel bir temele oturtmuştur. O, mevcut İncil metinlerinin ilahi kaynaktan uzaklaştığını ve zaman içerisinde değiştirildiğini savunmuştur. Bu iddiasını, çeşitli Hıristiyan kaynaklarından aldığı delillerle desteklemiştir. Bu bağlamda, İncil’de yer alan çelişkili ifadeleri örnek göstererek kutsal metinlerin değiştirildiğini ileri sürmüştür. Diğer önemli bir mesele ise tebşirat konusudur. Abdullah Tercüman, Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Muhammed’in geleceğine dair açık veya örtülü referansların bulunduğunu ileri sürmüştür. Ona göre, İncil’in mevcut metinleri değiştirilmiş olsa da bazı pasajlar hâlâ Hz. Muhammed’in müjdelendiğini göstermektedir. Tercüman, Paraklit kavramı gibi ifadelerin Hz. Muhammed’e işaret ettiğini savunarak bu görüşünü detaylandırmıştır. Tercüman’ın reddiyelerinde tahrif konusuna tebşirattan daha geniş bir yer ayırdığı görülmektedir. Bunun nedeni, Hıristiyanlık eleştirisinin büyük ölçüde tahrif meselesi üzerine inşa edilmesidir. Eğer kutsal metinler değiştirildiyse, o metinlere dayalı bir dinin hakikat iddiasının sorgulanması gerektiğini savunmuştur. Bu sebeple, reddiyelerinin büyük bir kısmını tahrifin delillerini ortaya koymaya ayırmıştır. Bununla birlikte, tebşirat konusunu da önemli bulmuş ve Hıristiyan metinleri içerisinden Hz. Muhammed’in peygamberliğine işaret eden kısımları ön plana çıkarmaya çalışmıştır. O, kişisel görüşlerinden ziyade, doğrudan Hıristiyan kaynaklarından alıntılar yaparak temellendirmeye özen göstermiştir. Bu yöntem, onun eserlerine daha akademik ve ikna edici bir hava katmıştır. Hıristiyan kaynaklarını kullanarak yaptığı eleştiriler, onun ve görüşlerinin hem dönemi için hem de günümüz çalışmaları açısından önemli bir yere sahip olmasını sağlamıştır. Onun eleştirileri, Müslüman düşünürler arasında geniş yankı uyandırmış ve birçok âlim tarafından referans olarak gösterilmiştir. Özellikle onun Kitab-ı Mukaddes’in tahrifine dair delillendirme yöntemleri, sonraki reddiye yazarları için önemli bir örnek teşkil etmiştir. O, Hıristiyanlığın nasıl değişime uğradığını, tarih boyunca hangi fikir ayrılıklarının yaşandığını ve bunun İslam ile olan ilişkisini detaylı bir şekilde ele almıştır. Böylece, onun reddiye bağlamındaki görüşleri ve değerlendirmeleri, yalnızca dini bir eleştiri değil, aynı zamanda tarihsel bir analiz niteliği de taşımaktadır. Sonuç olarak, Abdullah Tercüman’ın reddiyeleri, Hıristiyanlık eleştirisi bağlamında dikkate değer eserler arasında yer almaktadır. Tercüman’ın ele aldığı konular hem tarihi hem de dini açıdan büyük bir öneme sahip olup, reddiye geleneğinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Onun eserleri, İslam ve Hıristiyanlık arasındaki teolojik diyaloğun önemli kaynaklarından biri olmaya devam etmektedir. Gelecekte yapılacak araştırmalar, reddiye literatürünün evrimi, İslam-Hıristiyan ilişkileri bağlamında yapılan eleştirilerin etkisi ve teolojik tartışmaların modern yansımaları gibi konulara daha fazla odaklanabilir. Abdullah Tercüman’ın ortaya koyduğu argümanlar, bu tür araştırmalar için önemli bir kaynak teşkil etmeye devam edecektir.