Anayasa Mahkemesinin Bireysel Başvuru Kararları Işında Ceza Muhakemesinde Çelişmelilik ve Silahların Eşitliği İlkeleri


Işıka S.

Anayasa Hukukundaki Güncel Gelişmelerin Işığında Kamu Hukuku Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 30 - 31 Temmuz 2021

  • Yayın Türü: Bildiri / Yayınlanmadı
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Ceza muhakemesinde çelişmelilik ve silahların eşitliği, adil yargılanma hakkının bir alt başlığı olarak kabul edilmektedir. Bu durum çelişmelilik veya silahların eşitliği prensibine aykırı kural veya uygulamaların, Anayasada düzenlenen ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki bir hakkın ceza soruşturma ve kovuşturma makamları tarafından ihlal edildiği anlamına gelecektir. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru yoluyla verdiği kararlarında bu iki ilkeye ilişkin yaptığı değerlendirmelerle ceza adaleti sisteminin uyması gereken anayasal çerçeveyi de uzun süredir belirlemektedir.

Bilindiği gibi silahların eşitliği ve çelişmelilik ilkesi, ceza muhakemesi hukukunun tarihsel gelişimi içerisinde ulaştığı işbirliği sisteminin ve diyalektik olmak gerekliliğinin bir sonucudur. İddia ve savunma makamlarının eşit imkânlara sahip olmadığı veya muhakeme işlemlerine katılım, delil sunma ve delil toplanmasını isteme, delillerin tartışılması, inandırıcılığına veya hukuka uygunluğuna yönelik görüş açıklama, soru sorma, bir bütün halinde delile erişme imkânlarının adil yargılanma hakkının gereklerine uygun bir biçimde normatif olarak düzenlenmediği veya uygulanmadığı durumlarda tesis edilecek hükmün gerek maddi gerçeğe gerekse hukuka uygun olduğundan bahsedilebilmesi mümkün değildir. Zira diyalektik süreç, çatışan makam temsilcilerinin yukarıda çizilen çerçeveye uygun biçimde muhakemeye katılımlarını zorunlu kılmaktadır. Her iki ilke bakımından normatif düzenlemeler özellikle 2001 yılı ve sonrasında yapılan anayasal ve yasal değişikliklerle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi standartlarına kavuşturulmaya çalışılmışsa da Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yolunda verdiği kararlarda halen uygulamada ilkelerin gereği gibi yorumlanmadığı anlaşılmaktadır.

Gerek ilk derece mahkemeleri gerekse kanun yolu denetimi ile görevli olan bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay, işlem ve kararlarında anayasal kural ve ilkeleri dikkate almak zorunda olsalar da bireysel başvuru kararları bu mahkeme uygulamalarının genel olarak adil yargılanma hakkına, özel olarak ise çelişmelilik ve silahların eşitliği ilkelerine uygunluğu hususunda yeni bir farkındalık ve görünürlük sağlamıştır. Söz konusu kararlar bir bütün halinde sadece bu ilkelerin ne anlama geldiğinin anlaşılması bakımından değil, aynı zamanda ceza muhakemesi hukukuna ilişkin kanuni düzenlemelerin ne şekilde yorumlanması gerektiği hususunda yol gösterici mahiyettedir. 

Çalışmada bu iki ilke ceza muhakemesi hukuku sistematiği çerçevesinde ele alınacak, ancak çalışmanın içeriği, öğreti ve uygulamanın anılan ilkelere yaklaşımının anayasa mahkemesi kararları karşısında yerindeliğinin değerlendirilmesi şeklinde oluşturulacaktır. Aynı zamanda Anayasa Mahkemesinin bu konudaki kararlarının AİHM kararları ile uyumluluğu da değerlendirilecektir.    

The principles of adversial and equality of arms in criminal procedure are accepted as sub-principles of right to fair trial. It means that the rules and practice against these principles causes the violation of a right which is protected in the European Convention on Human Rights and regulated in the Constitution by the authorities of investigation and trial. The Constitutional Court has determined the constitutional framework that the criminal justice system should abide through the decisions for individual applications for a long time.

The principles of adversial and equality of arms is a consequence of the cooperation system and the necessity of dialectical method that reached in the historical development of criminal procedure law. Under the conditions that the prosecution and defense authorities do not have equal opportunities or participation in proceedings, submission of evidence and requesting the collection of evidence, discussion of evidence, expressing opinions on its reliability or legality, asking questions, and accessing evidence as a whole are not regulated normatively and applied in accordance with the requirements of the right to a fair trial, it is not possible to say that the decision to be established is in accordance with both material fact and legal. Because the dialectical process requires the representatives of the conflicting authorities to participate in the process accordance with the framework mentioned above. In terms of both principles, normative provisions have been tried to be brought to the standards of the European Court of Human Rights, especially with the constitutional and legal changes made in 2001 and after. However, in the decisions of the Constitutional Court for individual application, it appears that these principles are not properly interpreted in practice.

Although the courts of first instance and the courts of appeal and cassation, which are the authorities of legal remedies must consider the constitutional rules and principles in their proceedings and decisions, the decisions of individual applications have provided a new awareness and visibility regarding the court practices with the right to a fair trial in general and the principles of adversial and equality of arms. These decisions as a whole provide guidance not only in terms of understanding what these principles mean, but also in terms of how the legal regulations regarding criminal procedure law should be interpreted.

In this study, these two principles will be discussed within the framework of criminal procedure law systematics. However, the content of the study will be formed by evaluating the legitimacy of the approach of doctrine and practice to these principles against the decisions of the constitutional court. At the same time, the adaptation of the decisions of the Constitutional Court on this issue with the decisions of the ECtHR will also be evaluated.