Yapı, sa.458, ss.52-61, 2020 (Hakemli Dergi)
Çağdaş Mimaride Esnek
Mekânların İzinde
Özet
Esneklik kavramı mimari
mekânın varolduğu ilk insan yerleşimlerindeki mağaralardan, antik dönem
megaronlarına, göçer çadırlarından, farklı ulusların geleneksel konutlarına
kadar endüstrileşme öncesi dönemde de varolmuş önemli bir mimarlık kavramıdır. Endüstrileşme
sonrasında mekânın farklı alanlardaki ve ölçeklerdeki teknik sınırlarının
genişlemesi mekânın fiziksel boyutlarının da değişebildiği esnek mimari
mekânların tasarlanabilmesini sağlamıştır. Mekânın büyüyebilmesi ve
değişebilmesinin yanında uyarlanabilmesi de esneklik kavramının içinde yer
almaktadır. Son elli yılda değişen mimarlık paradigmalarının içinde
terminolojik açıdan pek çok farklı kavramın esneklik ile ililişkilendirildiği
görülmektedir. Günümüzde de halen esneklik kavramı, mevcut mekânın yeni
fonksiyonları taşıyabilmesi, mekânın büyüyebilmesi ve sürekliliği ile ve teknik
ekipmanların değişimiyle açıklanmaktadır. Adaptasyon, değişebilirlik,
uyabilirlik, uyarlanabilirlik gibi alt kavramlarla da tanımlanan esneklik
kavramı mimarlık literatüründe önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada,
esneklik kavramının açıklanmasından sonra esnek mekân kategorizasyonları
açıklanmaktadır. Tüm bu kategorizasyonlardan çıkarılan sonuç ise esnekliğin kategorizasyonlardan
bağımsız bir yaklaşım olduğudur. Esnek mekânlar, insanın doğası gereği daha az
enerji kullanmak ve enerji korunumu ilkesinin mekâna yansıması olarak
görülebilir. Bunun yanında kültürel değişkenler de esnek mekân kullanımında çok
önemi bir yer tutmaktadır. Modern ve çağdaş Finlandiya mimarisinde total mekân
anlayışının farklı mekânsal karşılıklarının esneklik, çok işlevlilik, açık plan
kavramları üzerinden topografik mimarlığa, arada(in-between) mekânlara, akışkan
mekânlara, rampa mekânlara dönüşerek mekânsal karakterini bulduğu
görülmektedir. Bunun kökleri belki de yurttaşlık ve demokratik bir şekilde her
türlü imkândan eşit şekilde faydalanabilme üzerine kurulu olan ülkenin kuruluş
ilkelerindedir. Bu çalışmada bu düşünce ile Helsinki’deki esnek mekân
özellikleri taşıyan modern ve çağdaş dönem yapıları incelenmiştir. Yapıların
büyük çoğunluğu süreç içerisinde yenilenmiş veya yeniden işlevlendirilmiştir.
Sadece bu bile her birinin esnek mekân özellikleri taşıdığının göstergesidir.
Flexible Spaces in Contemporary Architecture
Abstract
The concept of flexibility is an important concept that existed in the pre-industrialization period, from the caves in the first human settlements to the ancient megarons, nomadic tents, to the traditional residences of different nations. In the architectural paradigms that have changed over the past fifty years, many different terms in terms of terminology are associated with flexibility. Today, the concept of flexibility still is explained by the ability of the existing space to carry new functions, the growth, and continuity of the space and the change of technical equipment. Sub-concepts such as adaptation, exchangeability and adaptability have an important place in architectural literature. In this study, flexible space categorizations are explained after explaining the concept of flexibility. The conclusion drawn from all these categorizations is that flexibility is an approach independent of categorizations. Flexible spaces can be seen as the reflection of the principle of energy conservation and use of less energy due to the nature of man. In addition, cultural variables are important in the use of flexible space. It is seen that the different spatial responses of the concept of total space in modern and contemporary Finnish architecture are transformed into topographic architecture, in-between, fluid, ramp and oblique spaces through the concepts of flexibility, multifunctionality, and open spaces. The roots of this are perhaps the foundation principles of the country, which is founded on citizenship and democratically making equal use of all kinds of opportunities. In this study, modern and contemporary period structures with flexible space features in Helsinki have been examined. The vast majority of buildings have been renovated or re-functioned. This alone is an indication that each of them has flexible space features.