International Conference of Strategic Research in Social Science and Education (ICoSSReSSE), Prag, Çek Cumhuriyeti, 12 - 14 Mayıs 2017, cilt.1, ss.141-169
Özet Modern çağın başlangıcı sayılan Vestfalya Barış Antlaşması uluslararası siyasal dengeler ve diplomatik ilişkiler açısından tarihsel bir dönüşümün simgesini oluşturmuştur. 15 Mayıs 1648’de imzalanan barış antlaşması, Vestfalya Sistemi olarak adlandırılan ‘egemen ulus-devlet’ anlayışını güçlendirmiştir. Antlaşmanın bugün dünya barışının dikkate aldığı çok önemli üç ilkesi; devletlerin egemenliği ve siyasal self determinasyon (geleceklik hakkı) ilkesi, devletlerarası (yasal) eşitlik ilkesi ve de bir devletin iç işlerine başka bir devletin karışmaması ilkesidir. Vestfalya Barış Antlaşması, ‘ulusal devlet egemenliği’ ilkesini temel hak olarak tanımıştır. Bu dönemden itibaren uluslararası ilişkilerde devletler temel oyuncu rolüne bürünmüştür. Bu şekilde inşaa edilmeye başlanan modern uluslararası yapılanmada 1960 yılı sonrasında BM bünyesindeki OECD faktörünün kalkınma yardımları çerçevesinde daha düzenli bir döneme girildiği söylenebilir. İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı, kısaca OECD İkinci Dünya Savaşından sonra oluşturulan Batı Sistemi’nin önemli bir kuruluşudur. Uluslararası kalkınma yardımlarının planlamasında OECD’nin kurulması ile birlikte önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Soğuk Savaş Dönemindeki iki kutuplu dünya düzeninin kalkınma yardımları üzerinde büyük ölçüde etkisi bulunduğu da tartışılmazdır. Öyle ki, 1945-1990 yılları arasında ilgili yardımlarda güvenlik kaygısı ön planda yer almıştır. Ancak, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması, Sovyet rejiminin çökmesi gibi tarihi olaylar farklı bir sürecin habercisi olmuştur. Bugün kalkınma yardımları çerçevesinde, demokrasi, insan hakları, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, yönetişim gibi çağdaş dinamikler daha ön planda tutulmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrası tarihsel süreçte devinim kazanan kalkınma yardımları, günümüz dünyasında devletlerarası işbirliğini geliştirmeyi hedeflemektedir. Ağırlıklı olarak da, gelişmekte olan ülkelerin kalkınma süreçlerine destek olmak ve acil sorunlarına çözüm bulmak amacıyla sağlanan yardımlar ile yatırımları kapsamaktadır. Bu nedenle bugün devletlerarası ilişkilerin gelişimi açısından en etkili enstrümanlardan birisi olarak görülmektedir. Bu nitelikleri dolayısıyla da, klasik diplomasiye de ekonomik, sosyal, kültürel ve insani alanlarda yeni açılım olanağı sağlayan önemli bir enstrüman olarak kabul görmektedir. Kalkınma Yardımları, bölgesel işbirliklerini geliştiren projeler uygulayarak, barışa ve işbirliğine uygun ortamları oluşturmayı hedeflemektedir. Gelişmekte olan bölgelerde de işbirliği olanaklarını ileride daha da artırmayı sağlayacak yeni projeler üretmektedir. Tüm bu kalkınma yardımları ve işbirliklerinde temel çaba da ‘Kalkınma İçin Küresel Ortaklık Anlayışı’nı geliştirmektir. Kalkınma yardımları bugün artık ülkelerin uluslararası politikalarının vazgeçilmez bir aracı haline dönüşmüş durumdadır. Küresel aktör olmayı hedefleyen ülkeler için de stratejik önem taşımaktadır. Türkiye’nin de bu alanda büyük bir ivme katettiği, özellikle son Küresel İnsani Yardım Raporları’na göre de en çok insani yardım yapan ülkeler arasına girdiği anlaşılmaktadır. Bu çalışmada da, Türkiye’nin söz konusu küresel perspektifte, sürdürülebilir kalkınma yardımları çerçevesinde yürüttüğü humaniter diplomasi politikalarının argumentatif bir yöntemle irdelenmesi amaçlanmış bulunmaktadır.
|
Anahtar Kelimeler: Küresel Barış, Demokrasi, İnsan Hakları, Küresel kalkınma Yardımları, Humaniter Diplomasi, BM, OECD, Türkiye
|
Abstract Westphalia Peace Treaty, which is considered to be the beginning of the modern era, is a symbol of historical transformation in terms of international political balances and diplomatic relations. The peace treaty signed on May 15, 1648 strengthened the 'sovereign nation-state' concept called the Westphalia System. Today, three very important principles that world peace considers; the principle of sovereignty and political self-determination of states, the principle of interstate (legal) equality, and the principle that a state should not interfere with another state. The Treaty of Westphalia defines the principle of 'national sovereignty' as a fundamental right. From this period onwards, states have become the main actors in international relations. In the modern international structure that has begun to be built in this way, it can be said that after 1960, the OECD factor in the UN was replaced with a more regular transition within the framework of development aid. The Organization for Economic Cooperation and Development is, in short, an important institution of the Western System, which was created after the Second World War of the OECD. Despite the progress of the establishment of the OECD in the planning of international development assistance, the bipolar world order in the Cold War era has had a major impact on development aids. Between 1945 and 1990, security assistance was included in the preliminary plan. However, historical events such as the collapse of the Berlin Wall in 1989 and the collapse of the Soviet regime have been a different period journalist. Today, contemporary dynamics such as democracy, human rights, improving quality of life and governance are on the forefront in the framework of development aid. Development aid, which has gained momentum in the historical process after World War II, aims to develop interstate cooperation in today's world. It mainly includes aid and investments to support developing countries' developing processes and to address their urgent problems. For this reason, today it is seen as one of the most effective instruments for the development of interstate relations. Because of these qualities, classical diplomacy is also considered as an important instrument that opens up new opportunities in economic, social, cultural and human fields. Development Aids aim to create appropriate environments for peace and co-operation by implementing projects that improve regional cooperation. It also produces new projects in developing regions to further increase its cooperation possibilities in the future.The major effort in all these development aids and collaborations is to develop the 'Global Partnership for Development Understanding’. Development aid has now become an indispensable tool for the international politics of countries. It is also of strategic importance for countries that aim to be global actors. It is also seen that Turkey has made great progress in this area. In particular, according to the latest Global Humanitarian Aid Reports, it is understood that Turkey is among the most humanitarian countries. In this study, it is aimed to examine the humanitarian diplomacy policies that Turkey carries out in the framework of sustainable development aid in global perspective with an argumentative method.
|
Keywords: Global Peace, Democracy, Human Rights, Global Development Aid, Humanitarian Diplomacy, BM, OECD, Turkiye.
|