1961 Anayasası tartışmalarının yapıldığı günlerde “Suçsuz Anayasa” başlıklı bir makale yayınlayan Mümtaz Soysal, 1924 Anayasası’nın Demokrat Parti’nin (DP) otoriter siyasetinin bir sebebi veya dayanağı olup olmadığını tartışır. Soysal’a göre suçlu olan Anayasa değil genel anlamda yasaların nasıl uygulandığı veya uygulanmadığıdır. Buna rağmen özellikle 27 Mayıs 1960 darbesi ardından iktidardan düşürülen siyasetçilerin yargılanacağı Yassıada Mahkemeleri, DP yöneticilerinin 1924 Anayasası’na aykırı davranışlarının tartışıldığı önemli bir zemin haline gelmiştir. Bu zemin Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuki çerçevesinin ve böylelikle de rejiminin yeniden oluşturulmasına yönelik bir tartışma ile de birlikte ilerlemiştir. Bu çalışmada, özellikle Yassıada Mahkemeleri üzerinden Türkiye’nin 27 Mayıs 1960 darbesi ardından nasıl bir rejim değişikliği tartıştığı ve bu rejim değişikliğinin nasıl meşrulaştırıldığı analiz edilecektir. Özellikle Yassıada Mahkemeleri’nde, Anayasaya karşı işlenen suçların nasıl tanımlanmış olduğu, yeni dönemde yeni devletin yeni yasal rejiminin ne tür bir içerikte oluşturulmaya çalışıldığının da ipuçlarını sunacaktır. Hukuki ve yargısal mekanizmaların rejim değişikliklerinde oynadığı kritik rolü vurgulamak için hukuk ve siyaset etkileşiminin görülebileceği Yassıada duruşmalarının tutanakları incelenmiştir. Mahkemeler sırasında 1924 Anayasası’nın eksiklikleri ve otoriter uygulamalara olanak tanıdığı yönündeki eleştiriler tartışılırken, darbenin ardından hızla hazırlanan 1961 Anayasası, hukuki çerçeveyi daha demokratik bir temele oturtmayı amaçlamıştır. Bu anayasa, kuvvetler ayrılığı ilkesini güçlendirmiş, Anayasa Mahkemesi gibi özerk kurumlar kurarak yürütmenin yetkilerini sınırlandırmıştır. Hazırlık sürecinde akademisyenler, askerler ve siyasi aktörler arasındaki tartışmalar, anayasal reformların hem geçmiş rejimle hesaplaşmayı hem de yeni bir meşruiyet arayışını yansıttığını göstermektedir. Bu bağlamda, çalışma hem 1924 Anayasası’nın Cumhuriyet’in temel ilkelerini nasıl şekillendirdiğini hem de Demokrat Parti iktidarının bu ilkelerden nasıl saparak anayasal krizlere yol açtığını anlamaya çalışmaktadır. Yassıada duruşmaları, sadece yeni rejimin şekillendirilmesiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda eski rejimi de yeniden tanımlamıştır. Zira bu yeniden tanımlama gerçekleştirilemediği takdirde Anayasayı ihlal uygulamalarının tanımlanması da oldukça zorlaşmaktadır. Darbenin hemen ardından başlayan yoğun ve hızlı Anayasa yazma girişimleri, yeni dönemi tanımlarken, eski rejimin temel niteliklerini de yeni baştan biçimlendirmekte ve aslında müdahalenin meşruiyetini bu yeni değiştirilmiş tanım üzerinden yapmaktadır.
During the debates surrounding the drafting of the 1961 Constitution, Mümtaz Soysal published an article titled ‘Innocent Constitution,’ questioning whether the 1924 Constitution was a cause or justification for the Democrat Party’s (DP) authoritarian politics. According to Soysal, the issue lay not with the Constitution itself but with the broader context of how laws were implemented—or not implemented. Nevertheless, following the May 27, 1960 coup, the Yassıada Trials, in which ousted DP politicians were prosecuted, became a key platform for examining their alleged violations of the 1924 Constitution. These trials also sparked broader debates about reshaping the legal and political framework of the Republic of Turkey. This study focuses on how the Yassıada Trials highlighted debates about regime change following the May 27 coup and the process by which this change was legitimized. The trial records, particularly the framing of constitutional violations, offer insights into the legal content and principles formulated for the emerging state and its legal regime. To emphasize the critical role of legal and judicial mechanisms in facilitating regime changes, this study examines the transcripts of the Yassıada hearings, where the interaction between law and politics is clearly evident. The trials addressed the deficiencies of the 1924 Constitution and its purported facilitation of authoritarian practices. Meanwhile, the 1961 Constitution—drafted in the aftermath of the coup—sought to establish a more democratic legal framework. This included reinforcing the principle of separation of powers and creating autonomous institutions, such as the Constitutional Court, to limit executive authority. The discussions among academics, military leaders, and political actors during the drafting of the 1961 Constitution reflect a dual aim: reconciling with the previous regime’s shortcomings and seeking legitimacy for the new order. This study examines how the 1924 Constitution shaped the foundational principles of the Republic and how the Democrat Party deviated from these principles, leading to constitutional crises and the undermining of foundational principles. The Yassıada Trials not only helped shape the new regime but also redefined the old one. Without this redefinition, identifying and prosecuting constitutional violations would have been extremely difficult. The rapid drafting of the 1961 Constitution, which began immediately after the coup, served to both define the new era and reconfigure the core attributes of the previous regime. This reconfiguration ultimately provided the basis for legitimizing the intervention, based on a newly articulated understanding of the state’s constitutional framework.