Albaraka Yayınları, İstanbul, 2020
Hz. Peygamber’in (s.a.v) “Yâ
Ali! Hilyemi yaz ki vasıflarımı görmek beni görmek gibidir” hadîsi üzerine,
Hz. Ali tarafından Efendimiz’in vasıfları kaleme alınmış, Peygamber sevdâlılarının
muhayyilesine bir nûr gibi doğacak olan şemâil ve hilye türünde
eserler bu sâyede meydana getirilmiştir.
Hâkānî Mehmed Bey’in 1598-1599
yılları arasında mesnevî nazım şekliyle kaleme aldığı Hilye, Hz.
Peygamber’in fizikî ve rûhî portresini anlatmak sûretiyle O’na olan sevgisini,
bağlılığını ortaya koyduğu bir eserdir. Türk-İslâm Edebiyâtı’nın
şâheserlerinden biri olan Hilye-i Hâkānî’nin edebiyatımızdaki müstesnâ
mevkii, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ini -Vesîletü’n-Necât’ı-
andırır. Hâkānî de tıpkı Süleyman Çelebi gibi, başka şâirleri benzer eserler
vermeye özendirmiş, hat ve mûsıkî gibi diğer san’at erbâbını da ilhamlar veren
eserine yoğunlaşmaya âdeta davet etmiştir.
Elinizdeki kitap, hüsn-i hat
san’atımızın en önemli temsilcilerinden Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin nesih
hattıyla, 1843 yılında yazdığı bir Hilye-i Hâkānî nüshası temelinde
vücûda geldi. Edebiyatımızın ve hat san’atımızın iki ölümsüz değerini
buluşturan bu çalışma, günümüzde hat san’atımızın ve edebiyatımızın iki değerli
temsilcisi olan hocalarımız M. Uğur Derman ve İskender Pala tarafından hazırlandı.