Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, cilt.60, sa.2, ss.719-734, 2020 (ESCI)
Hayırlı bir iş için sahip olunan malı veya geliri tahsis etmekle oluşturulan vakıfların
geçmişi İslamiyet’in ilk yıllarına kadar dayandırılmaktadır. Vakıf kurmak ve onu
işletmek İslamiyet’in yoğun etkisiyle bir kültür olarak Osmanlı topraklarında da
sürdürülmüş ve vakıfların daima özel bir yeri olmuştur. Bilindiği kadarıyla Osmanlı
Devleti’nde su için vakıf kuran ilk kişi Kanunî Sultan Süleyman’dır. 16. yüzyılda
(24-31Aralık 1565) tesis edildiği bilinen bu vakfa ait metin (vakfiye*
, senet,
vakıfnâme) çalışmamızın konusu olarak belirlenmiştir. Vakfiyede geçen suya dair
ibareler, anlatımlar, tasvir ve betimlemeler, övgüler, benzetmeler, vb. yaşatılan
kültürün toplum hafızasına nasıl yerleştiğinin ve ne yönde geliştiğinin delili olarak
görülebilir. Bu manada edebiyatın suya işlenen yönünü gösteren su vakfiyesinden yola
çıkarak suyun hem dildeki yansımasını hem de kültürdeki karşılıklarını tespit etmek
makalenin temel amacıdır. Amaç dâhilinde okyanus, deniz, ırmak, pınar, yağmur,
nisan yağmuru, memba, saf su, damla, cennet suları, Kâğıthane Suyu, hayat suyu
(abıhayât) gibi su öğelerinin yanı sıra; su kemeri, köprü, hamamlar, su ayağı, sebil,
çeşme, havuz gibi su mimarîsine ait eserler ele alınmıştır