IURES 2024 Uluslararası Üroloji Araştırmaları Kongresi, İzmir, Türkiye, 19 - 22 Eylül 2024, ss.34-35, (Tam Metin Bildiri)
Amaç: Böbrek tümörlerinin tedavisinde minimal invaziv yöntem olarak kriyoterapi, özellikle cerrahi için ko-morbiditesi
yüksek olan hastalarda etkili bir tedavi seçeneği olarak öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, tek bir üniversite merkezinde
lokalize böbrek tümörü için yapılan kriyoterapi başlangıç tecrübesinin paylaşılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Ağustos 2023-Ağustos 2024 tarihleri arasında kurumumuzda toplam 10 hastaya lokalize böbrek tümörü ön
tanısıyla perkütan kriyoablasyon tedavisi uygulanmıştır. Kriyoablasyon endikasyonunu Üroloji Anabilim Dalı tarafından
verilirken, işlem Üroloji ve Radyoloji Anabilim Dallarının multidisipliner yaklaşımı ile uygulanmıştır. Kriyoablasyon,
tüm hastalarda standart prosedür olarak USG ve BT eşliğinde gerçekleştirilmiştir. Hastalar, operasyon sonrası 3. ay, 6.
ay ve 12. ay kontrollerinde kesitsel görüntülemeler ile takip edilmiştir. Prospektif olarak kayıt altına alınan demografik,
klinik ve patolojik paramatreler tanımlayıcı istatistik yöntemler ile paylaşılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Hastaların 8’i erkek, 2’si kadın iken ortalama yaş 59.2, ortalama vücut kitle indeksi 26.01 kg/m²,
ortalama Charlson komorbidite indeks değeri 4.1 olarak saptandı. Üç hasta böbrek tümörü tanısıyla ilk kez tedavi alır-
ken, 7 hastada geçirilmiş böbrek tümörü cerrahi öyküsü mevcut idi. Bu 7 hastanın 2’sinde Von Hippel-Lindau (VHL)
Sendromu’na bağlı böbrek tümörü vardı. Hastaların ortalama lezyon çapı (maksimum eksende) 23.5 mm idi. 6’sı sol,
4’ü sol böbrekte tespit edildi. Ortalama PADUA Skoru 7.8, ortalama R.E.N.A.L. Nefrometri Skoru 6.1 olarak saptandı.
Üç hastada genel, 7 hastada lokal anestezi uygulandı. Hastaların 5’inde 1, 3’ünde 2, 2’sinde ise 3 kriyoablasyon probu
kullanılarak işlem tamamlandı. Standart işlem prosedürü 28 dakika (10 dakika dondurma, 7 dakika pasif ısıtma, 1 dakika
aktif ısıtma, 10 dakika yeniden dondurma) olacak şekilde gerçekleştirildi. İki hastada işlem öncesi biyopsi yapılırken, 8
hastanın 6’sında işlem sırasında biyopsi alındı. Hastaların 2’sinde biyopsi alınamadı. Biyopsisi olan hastaların 2’si hariç
tamamı böbrek hücreli karsinom (şeffaf hücreli alt tip) olarak raporlandı. Diğer 2 hastanın patolojisi ise sırayla ‘özellik
göstermeyen böbrek parankimi’ ve ‘atipik epitelyal hücre grupları’ olarak raporlandı. Bir hastada operasyon sonrası he-
matom gelişti ve bu hematomun boyutunda operasyon sonrası takiplerde artış izlenmedi. Hastaların tamamı işlemden bir
sonraki gün taburcu edildi. Ortalama kreatinin değeri (mg/dL); operasyon öncesi 1.05, operasyon sonrası 1.gün 1.08 ve
operasyon sonrası 3.ay 1.09 olarak saptandı. Ortalama hemoglobin değeri (mg/dL) operasyon öncesi 14.32 iken operas-
yon sonrası 1.gün 12.85 olarak bulundu. Tüm hastaların en son kontrol görüntülemelerinde lezyon boyutlarının küçül-
düğü, silüet haline geldiği veya stabil olarak kaldığı izlendi.Bu başlangıç deneyimi, perkütan kriyoablasyonun özellikle
küçük tümörü ve yüksek cerrahi komorbiditesi olan hastaların lokalize böbrek tümörü tedavisinde açık, laparoskopik ve
robotik cerrahi tedavilere alternatif bir yöntem olarak güvenle uygulanabileceğini düşündürmektedir.