31. Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Kongresi, Antalya, Türkiye, 26 - 30 Kasım 2025, (Yayınlanmadı)
Dirençli Kolinerjik Ürtikerin Nadir Alt Tipi: Pediatrik
Olguda Foliküler Form
Giriş:
Kolinerjik ürtiker, çocukluk çağında sık görülen
indüklenebilir ürtikerlerden biridir. Bununla birlikte, Fukunaga ve
arkadaşlarının tanımladığı foliküler tip alt grup son derece nadirdir ve
özellikle pediatrik olgularda tanısal farkındalık düşüktür. Folikül merkezli
papüller ile seyreden bu fenotip, klinik olarak sıklıkla gözden kaçmakta ve
tedaviye dirençli seyredebilmektedir.
Olgu:
On altı yaşında kız hasta, 6 yaşından itibaren
tekrarlayan kaşıntılı döküntüler nedeniyle tarafımıza yönlendirildi. Hasta,
miadında doğmuş olup aşıları T.C. Sağlık Bakanlığı aşı takvimine uygun şekilde
yapılmıştı. Aile öyküsünde anne ve baba arasında akrabalık bulunmamakla
birlikte, ablasında arı alerjisi ve astım, abisinde ise astım öyküsü mevcuttu.
Hastada 6 yaşından itibaren egzersiz, sıcak banyo, güneş
maruziyeti ve emosyonel stres gibi vücut sıcaklığını artıran faktörlerle
tetiklenen kaşıntı ve deri döküntüleri başlamıştı. Döküntüler, özellikle alın,
boyun, gövde ve ekstremitelerde ortaya çıkan, eritemle çevrili, folikül
merkezli papüller şeklinde olup 30–60 dakika içinde kendiliğinden kayboluyordu.
Ataklara sıklıkla şiddetli kaşıntı eşlik ediyor, zaman zaman güneş maruziyeti
sırasında gözlerde yanma ve batma hissi de ekleniyordu.
Başlangıç döneminde hastaya rupatadin, setirizin ve
montelukast tedavileri uygulanmış, ancak semptomlar bu tedaviler altında da
devam etmişti. Sonraki yıllarda kronik ürtiker tanısı ile izlenen hastada
antihistaminik dozları kademeli olarak artırılmış ve standart tedavi dozunun 4 katına
kadar çıkarılmış olmasına rağmen semptomlar kontrol altına alınamamıştı.
Tarafımızca değerlendirilen hastada ayrıntılı öykü ve
fizik muayene bulguları kolinerjik ürtiker ön tanısını düşündürdü. Otolog serum
deri testi pozitif saptandı. Tanının kesinleştirilmesi amacıyla Bruce
protokolüne uygun egzersiz provokasyon testi planlandı. Öncesinde kardiyolojik
değerlendirmesi yapılan hastanın yaşamsal bulguları test boyunca düzenli
aralıklarla takip edildi. Testin 13. dakikasında terlemenin başlaması ve vücut
sıcaklığının artışı ile alın, boyun ve gövdede tipik folikül merkezli eritemli
papüller gelişti. Hastanın döküntülerine yoğun kaşıntı eşlik etti. Semptomlar
yaklaşık 30 dk sonrasında kendiliğinden geriledi. Bulgular, Fukunaga’nın
tanımladığı foliküler tip kolinerjik ürtiker ile uyumlu olarak değerlendirildi.
Hastanın antihistaminiklere dirençli seyri ve yaşam
kalitesini ciddi şekilde etkileyen semptomları nedeniyle omalizumab tedavisi
başlandı. Hastanın izlemine devam edilmektedir.
Sonuç:Foliküler tip kolinerjik ürtiker, çocukluk döneminde
nadiren karşılaşılan bir alt tiptir. Kesin tanıda provokasyon testleri önemlidir..
Antihistaminik tedaviye yanıt vermeyen olgularda biyolojik ajanlar, omalizumab
kullanılabilir.