Akademik Veri Yönetim Sistemi
37. Ulusal Nükleer Tıp Kongresi, Antalya, Türkiye, 9 - 13 Nisan 2025, cilt.11, ss.292, (Özet Bildiri)
Amaç: Oksipital spur (mahmuz), genellikle kraniyum posteriorunda yerleşim gösteren ve eksternal oksipital protuberans (EOP) üzerinde gelişen anormal bir kemik çıkıntısıdır. Tip I (düz tip), tip II (sırt tipi) ve tip III (omurga tipi), olmak üzere üç farklı morfolojik biçimde görülebilir. Genellikle asemptomatik olmakla birlikte çevredeki yumuşak dokulara bası sonucu ağrı ve hassasiyete sebep olabilirler. Çoğunlukla, omurga bozuklukları veya travma gibi başka klinik nedenlerle yapılan görüntüleme çalışmaları sırasında rastlantısal olarak tespit edilirler. Özellikle çocukluk döneminde postur bozuklukları etiyolojik faktör olarak bildirilmektedir. Bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG), yapıyı ve ilişkili yumuşak doku etkileşimlerini daha ayrıntılı bir şekilde ortaya koyabilmektedir. Tc-99m işaretli kemiğe afiniteli bileşikler [Tc-99-metil difosfonat (MDP), Tc-99mpirofosfat (PYP), Tc-99m-3,3-difosfono-1,2-propanodikarboksilik asit (DPD) ve Tc-99m-hidroksi metilen difosfonat (HDP)] kullanılarak yapılan tek foton emisyonlu bilgisayarlı tomografi (SPECT) görüntüleme, kemikteki metabolik aktiviteyi değerlendirmek ve özellikle enflamasyon, enfeksiyon, dejeneratif değişiklikler veya malignite gibi patolojik süreçleri tespit etmek amacıyla kullanılabilir. Bu olgu sunumunda kardiyak amiloidoz şüphesiyle Tc-99m PYP sintigrafisine yönlendirilen hastada rastlantısal olarak tespit edilen oksipital spur bulgusunu ortaya koyarak literatüre katkı sunmayı amaçladık. Olgu: Otuz bir yaşında, yaygın değişken immün yetmezlik (CVID) tanısı almış ve THSD1 gen mutasyonu nedeniyle primer lenfödem ve tekrarlayan plevral effüzyon öyküleri bulunan, kardiyak MRG sonucunda kardiyak amiloidoz şüphesiyle Tc-99m PYP sintigrafisine yönlendirilen erkek hasta. Alınan görüntüler incelendiğinde, 1. saat erken ve 3. saat geç statik ve SPECT görüntülerde kardiyak amiloidoz lehine yorumlanabilecek miyokardiyal aktivite açısından belirgin bir tutulum saptanmamış olup sonuçlar, amiloidoz açısından “Grade 0” olarak değerlendirildi. Bununla birlikte, rastlantısal bir bulgu olarak, tüm vücut posterior görüntülerinde oksipital kemikte orta hatta fokal artmış aktivite tutulumu saptandı ve SPECT/BT görüntülemesi sonucunda EOP düzeyinde, kraniokaudal yönde uzanım gösteren asemptomatik hiperostozis varlığı tespit edildi. Bu bulgu, oksipital spur olarak değerlendirildi (Şekil 1). Sonuç: Oksipital spurlar genellikle rastlantısal saptanması ve benign olmasına rağmen özellikle malignite öyküsü mevcut olan olgularda metastatik lezyonlardan ayırt edebilmek adına tanınması ve bilinmesi gereken lezyonlardır. Tc-99m PYP sintigrafisi, özellikle ATTR kardiyak amiloidozun non-invaziv tanısında güvenilir bir görüntüleme aracıdır; ancak, bu olguda olduğu gibi, vücudun diğer bölgelerinde de rastlantısal aktivite tutulumları gözlemlenebilmektedir. Oksipital spurun literatürde sintigrafi ile gösterilen (Tc-99m MDP) sınırlı sayıda olgusu bildirilmiş olup, olgumuz, Tc-99m PYP sintigrafisi ile oksipital spurun gösterildiği ilk olgu olma özelliğini taşımaktadır.