TESTIKÜLER MALIGN MIKST GERM HÜCRELI TÜMÖR OLGUSUNDA RETROPERITONEAL LENF NODU DISEKSIYONUNDA HEPATOID TIPTE YOLK SAK TÜMÖRÜ METASTAZI: OLGU SUNUMU


Sayar E., Hürdoğan Ö., Özlük M. Y., Erdem S., Kılıçaslan I.

33. ulusal patoloji kongresi, Antalya, Türkiye, 12 - 16 Kasım 2024, cilt.8, ss.327, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 8
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.327
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş: Testisin yolk sak tümörü birçok mikroskopik alt tip göstermekle birlikte hepatoid tip nadiren izlenmektedir. Olgumuzda retroperitoneal lenf nodu diseksiyonunda (RPLND) saptanan hepatoid tipte yolk sak tümörü, morfolojik ve immünhistokimyasal özellikleri ile beraber sunulmaktadır. Olgu: Otuz altı yaşında erkek hasta yedi yıl önce yapılan sol radikal orşiektomi ameliyatında malign mikst germ hücreli tümör (embriyonel karsinom, seminom, yolk sak tümörü) tanısı aldı. Mediastinal ve supraklaviküler lenfadenopatileri de olan hastaya 4 kür kemoterapi (Bleomisin, Etoposid, Sisplatin) verildi, 3 kür otolog kök hücre nakli yapıldı. Orşiektomi sonrası beşinci yılında alfafetoprotein (AFP) yüksekliği (600 ng/mL) nedeniyle yapılan pozitron emisyon tomografisi/bilgisayarlı tomografide (PET/BT) metastazlar saptanması üzerine sol supraklaviküler ve diyafragmatik lezyonları için metastazektomi yapıldı. Her iki eksizyon materyalinin patoloji sonucu teratom ile uyumlu bulundu ve nüks nedeniyle tekrar kemoterapi verildi. Metastazektomiden iki yıl sonra yapılan kontrol batın BT’sinde paraaortokaval alanda büyüğü 12x10 mm kalsifik odaklar içeren birkaç adet lenf nodu saptanması üzerine RPLND yapıldı. Hastaya ait beta human koryonik gonadotropin (Beta-HCG): 0.43 mIU/ mL, AFP:852 ng/mL idi. Kesitlerde lenf gangliyonlarının birinde tümör metastazı saptanmış olup, tümör iri, yuvarlak-oval çekirdekli, nükleolleri seçilebilen genişçe eozinofilik granüler sitoplazmalı hücrelerin oluşturduğu solid kümeler ve trabeküler yapılar şeklindeydi. Sinüzoidal bir çatı ve bazı hücrelerde sitoplazmik lipid vakuolleri izlendi. Tümörün periferinde küçük bir alandaki kısmen miksoid zemin ve adenoid yapılar klasik yolk sak tümörüne uymaktaydı. İmmünhistokimyasal incelemede SALL4, Lin28, AFP, Glipikan-3, CDX2 pozitifliği, OCT 3/4 negatifliği ve HepPar-1 fokal pozitifliği hepatoid tipte yolk sak tümörü (HYST) ile uyumlu bulundu. Sonuç: Hepatoid yolk sak tümörü nadir görülmekte olup, özellikle metastatik odaklarda ve diğer germ hücreli tümör komponentleri yoksa ayırıcı tanı zorluğu oluşturur. Klinik öykü, morfolojik ve immünhistokimyasal bulgular ayırıcı tanıda yardımcıdır.