XVII. Yüzyıl Osmanlı-Habsburg Diplomasi Tarihine Bir Katkı: 1664 Vasvar Antlaşmasının Tasdik Sürecine Dair Yeni Bulgular


KOLÇAK Ö.

Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi, cilt.22, sa.43, ss.25-88, 2017 (SCI-Expanded)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 22 Sayı: 43
  • Basım Tarihi: 2017
  • Dergi Adı: Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Science Citation Index Expanded (SCI-EXPANDED), Scopus, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.25-88
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

1606 Jitvatorok antlaşması, Osmanlı-Habsburg diplomatik
ilişkilerinin doğasını tedricî ama kararlı bir şekilde dönüşüme
uğrattı. Aynı sene içinde Jitva nehri ağzında, tarafsız
kabul edilen bir bölgede Osmanlı ve Habsburg heyetlerinin
müzakere usulüyle bir antlaşma metni (daha doğrusu antlaşma
metinleri) kaleme almaları, XVII. yüzyılın kalan yıllarında
yerleşik bir diplomatik uygulama halini aldı. Bununla
birlikte, heyetlerce kağıda dökülen antlaşma metinlerinin
yürürlüğe girebilmesi için, Habsburg hükümdarı ve Osmanlı
sultanınca tasdik edilmeleri gerekiyordu. Antlaşmaların
ahidname (Ratifikation) formuna sokulması, bazı hallerde,
iki saray arasında gidip gelen elçilerin olanca gayretine rağmen
seneler alabiliyordu. Hâlbuki 1664 Vasvar antlaşması,
10 Ağustos’ta imzalanmasının ardından bir buçuk ay bile geçmeden Habsburg hükümdarı I. Leopold (ö. 1705) ve Osmanlı
sultanı IV. Mehmed (ö. 1693) tarafından tasdik edilmiş;
tasdiknameler bir merasim eşliğinde el değiştirmişti.
Buna karşın, konuyla ilgili literatür, bilhassa 1665’te teati
edilen Osmanlı ve Habsburg büyükelçileri üzerine yazılanlar,
bu esnada Viyana ve Edirne / İstanbul’a giden elçilerin
bir sene önce akdedilen Vasvar antlaşmasının ahidnamesini
taşıdıkları yönünde hatalı bir bilginin kökleşmesine sebep
olmuştur. Bu makalede, Vasvar antlaşmasının tasdik sürecini
tarihsel açıdan yeniden inşa edebilmek amacıyla Başkanlık
Osmanlı Arşivi ve Avusturya Devlet Arşivi’ndeki geniş
koleksiyonlardan elde edilen belgeler, dönemin çağdaş
yazılı kaynaklarıyla bir araya getirilmiştir. Tarihî hikayenin
yeniden kurulmasının ardından, önceki örneklerin aksine,
1664’te Osmanlı ve Habsburg makamları arasındaki diplomatik
/ bürokratik işleyişin hangi vasıtalarla hızlandırılabildiğine
dair bir değerlendirme yapılarak, erken modern Osmanlı
devlet yapısının değişen özelliklerine işaret edilmiştir.

Following the Peace of Zsitvatorok in 1606, Ottoman–Habsburg
diplomatic relations underwent a gradual yet steady
transformation. In 1606, the Ottoman and Habsburg delegations
met on neutral ground at the mouth of the Zsitva River
to negotiate a peace treaty that set the terms for diplomatic
practice for the rest of the seventeenth century. The negotiated
treaties, however, had to be ratified by the Habsburg and
Ottoman monarchs to attain full effect. In some cases, the
process of preparing the treaties (Ratifikation / ahidname)
could involve numerous diplomatic missions and stretch
out for years. In the case of the Treaty of Vasvar in 1664, however,
the Habsburg ruler Leopold I (d. 1705) and the Ottoman
sultan Mehmed IV (d. 1693) ratified and ceremoniously
exchanged copies of the treaty in less than one and a half
months. The secondary literature, however, especially studies
on the Ottoman and Habsburg ambassadors exchanged
in 1665, holds the incorrect view that the envoys who visited
Vienna and Adrianople/Constantinople that year submitted
the ratified versions of the Vasvar treaty to the Ottoman
and Habsburg monarchs. In an attempt to reconstruct the
ratification process of the Treaty of Vasvar historically, this
paper brings together a wide collection of documents from
the Prime Ministry Archives in Istanbul and the Austrian
State Archives, as well as narrative sources from the period.
Following its reconstruction of the ratification process, the
paper examines the diplomatic and bureaucratic tools that
enabled the relatively swift communication between the
Ottoman and Habsburg offices (in contrast to much slower
diplomatic proceedings in the first half of the seventeenth
century) to offer an insight into the changing nature of the
Ottoman early modern state.