Ektopik gebelik olgularının risk faktörleri, tanı ve tedavi yöntemleri açısından retrospektif analizi


Telci S., Seyhan A., Ateş U., Koçak Y.

Bezm-i Alem Valide Sultan SSK Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi Derg., cilt.3, sa.2, ss.81-85, 2005 (Hakemli Dergi)

Özet

Amaç: Bu retrospektif çalışmanın amacı hastanemizde görülen ektopik gebelik olgularını risk faktörleri açısından araştırmak, tanı ve tedavi yöntemlerini değerlendirerek güncel ve modern yaklaşımlarla karşılaştırmaktı. Çalışma düzeni: Retrospektif klinik çalışma. Gereç ve yöntem: Retrospektif olarak 01.01.2002- 01.01.2004 yılları arasında ektopik gebelik tanısı alan ve tedavi edilen toplam 63 vaka ektopik gebelik etyolojisinde yer alan risk faktörleri ile tanı ve tedavide kullanılan yöntemler açısından analiz edildi. Bulgular:Bütün olgular risk faktörleri açısından incelendiğinde vakalarımızın %31.7 'sinde rahim içi araç (RIA) kullanımı , %19' unda geçirilmiş abdominopelvik operasyon öyküsü, %15,8' inde spontan veya müdahaleli abortus öyküsü, %14,3' ünde geçirilmiş pelvik inflamatuar hastalık, %9,5'inde sigara ve %8'inde oral kontraseptif kullanımı saptandı. Olgularımızın %11,1' inin hiç doğum yapmadığı ve %4,7'sine primer infertilite nedeniyle ovulasyon indüksiyonu ve inseminasyon uygulandığı tespit edildi. Tanı koymada kullanılan yöntemler transvajinal jinekolojik ultrasonografi (%100), serum dilüsyonel HCG düzeyi (%82,5) ve kuldosentez (%16) incelemesidir. Tedavi yöntemleri incelendiğinde ise vakalarımızın %76,2 'sine laparotomi uygulanırken medikal tedavi oranının %14,3 olduğu görüldü. Hastalarımızın ancak 6 (%9,5)'sına konservatif laparoskopik cerrahi uygulanabilmiştir. Sonuç: Ektopik gebelik risk faktörleri arasında en sık olarak RIA kullanımı ve geçirilmiş abdominopelvik operasyon öyküsü saptanmıştır. Transvajinal jinekolojik ultrasonografi ve serum dilusyonel HCG düzeyleri en sık kullanılan tanı yöntemleridir. Ancak ektopik gebelik tedavisinde medikal ve laparoskopik tedavi gibi modern ve güncel yöntemlerin laparotomiye göre çok düşük oranda saptanmasında hastaların hemodinamik bulgularının bozulduğu geç dönemde kliniğimize gelmelerinin etkili olduğunu düşünmekteyiz.