Azteklerin Susturduğu Kadınların Mango Sokağı’ndaki Ev’den Yükselen Sesleri


YAY I. C.

LITERA-JOURNAL OF LANGUAGE LITERATURE AND CULTURE STUDIES, cilt.31, sa.2, ss.687-713, 2021 (ESCI)

Özet

Bu çalışma, yapıbozucu bir okuma yöntemiyle, Sandra Cisneros’un ilk eseri olan Mango Sokağı’ndaki Ev (1984) romanında ele aldığı iki kadın arketipini inceler: 1) Kirletilmiş hain Malinche ve 2) Kutsal Bakire Guadalupe. Latin Amerika, Meksika ve sınırın kuzeyindeki uzantısı Chicano toplumlarındaki kadının rolü ve kimliğinin, tarih boyunca kutuplaşmış bir karşıtlık üzerinden kurgulanmasına yol açan bu iki arketipi sil baştan yeniden yazan Cisneros, ataerkil söyleme özgü cinsel kısıtlamaların karşısına alternatif bir değerler dizisi çıkartır. Romanın odağında, Meksika kökenli Amerikalı bir kız çocuğunun basmakalıp iyi/kötü kadın tipolojisini aşmak adına çıktığı bilinçlenme yolculuğu vardır. Yolculuk, romanın başlığını teşkil eden “ev” ve "sokak” kilit öğelerinin ilkinde başlar. Süreç, özel alandan kamusal alanı işaret eden mahalleye taşındığında ise artık bilinçlenmiş olan anlatıcı, dünyasını ikili zıtlıklardan arınmış bir bakış açısıyla anlamlandıracaktır. Çalışmanın ilk aşamasında, sözü geçen arketiplerin Aztek kültürüne uzanan köklerine dair folklorik ve tarihi bulgular üstüne kurulu arka planından bahsedilmektedir. Bu bilgiler ışığında romandan seçilen bölümlerin yakın okuması yapılacaktır. Sonuç olarak, kutuplaşmış bir karşıtlık olarak kurgulanan bu iki arketipin özüne inildiğinde, barındırdıkları zıtlıkların esasında iç içe geçerek muğlâklaştığı bir sınır-diyarını işaret ettiği vurgulanmaktadır. Karşıtlıklar üstünden devamlılığını sürdürebilen ataerkil machismo söylemine meydan okuyacak bu yeni ‘temas’ alanı, bağımsız Chicana kadınının yaratıcı gücünü ve cinsel kimliğini keşfetmesi adına yeni bir ifade biçimine dönüşecektir.

This article deals with Sandra Cisneros’ debut novel, The House on Mango Street (1984), and proposes a deconstructive reading of the two major archetypes which have traditionally shaped Mexican and by extension Chicano understanding of the role of women in Latin American cultures: 1) La Malinche and 2) La Virgen de Guadalupe. Transforming the degrading configurations of Malinche as a willingly violated traitor and the Holy Virgin of Guadalupe as the self-sacrificing Mother, Cisneros reconfigures these paradigmatic icons as empowering figures of female agency so as to provide a fresh perspective on the sexuality, creativity, and political consciousness of Chicanas in general. By tracing the bildung process of the 12-year-old protagonist, a Mexican-American girl named Esperanza Cordero,  onwards acquiring such consciousness, as opposed to the conventional representations of the two folkloric icons, this article illustrates the ways such opposition has long served ideologically in creating a patriarchal version of history, religion, folklore and literary tradition so as to subjugate Latin American women. In offering a close reading of the selected sections from the text, the study concludes with the argument that there lies a contact zone, a border zone or a gray area between the so-called opposing poles of the dichotomy, from whence the new Chicana subject should draw her inspiration and creative energy in order to finally emerge as an independent woman, no longer bound by the age-old “either/or” syndrome forcefully imposed upon her by patriarchy.