Uluslararası Kutadgu Bilig Kurultayı , Ankara, Türkiye, 26 - 28 Eylül 2019, ss.1280-1298
Renk adları, Türk dilinin tarihî ve
çağdaş bütün dönemlerinde düzenli olarak takip edebildiğimiz, tesadüfî
kullanımlarının ötesinde pek çok maddî ve manevî değeri sembolize eden somut/soyut
ifadelerdir. Renklerin birçok hayvan, bitki, organ ile tabiat varlığının
niteleyicisi olarak kullanılıp cümlede sıklıkla sıfat öbeği şeklinde yer
alması, kavram alanlarını daha da somut bir hâle getirmektedir. Sıfat
tamlamalarının kuruluşunda pek çok adın sıfat unsurunu oluşturmalarının yanı
sıra birlikte kullanıldıkları isim unsuru ile kalıplaşarak müstakil bir varlığa
ad olma vasfına da sahiptirler.
Türk kültüründe renkler, tarihî süreç
içerisinde bir yandan yön, yerleşim yeri gibi kavramlar ile devlet olgusuna ve
atların taşıdıkları nişanelere/nişanlara (beneklere, lekelere) özel ad olurken
bir yandan da çoğunlukla atların donu yani tüylerinin rengi ile hayvanların
rengi olarak kullanılmışlardır. Türk-Runik yazı sistemi ile tahminen IX. yüzyılda
kâğıda yazılıp günümüze kadar eksiksiz olarak ulaşabilmiş Eski Uygur Türkçesi
dönemi (IX-XI. yy.) eserlerinden Irk
Bitig’de de renk adları, başta hayvan türleri olmak üzere doğaya ait birkaç
unsurun da niteleyicisi olarak işlerlik kazanmıştır. Irk Bitig, 65 ırk ve yazılış tarihi, yeri ve kimin için
yazıldığının zikredildiği bir hatimeden meydana gelen fal kitabıdır. Eser, ilk
olarak V. Thomsen (1912) tarafından incelenmiş ve tercüme edilmiştir.
Bu bildiride, iyilik ve kötülük
değerlerinin şiirsel bir anlatımla ifade edildiği Irk Bitig’de renk adlarının hem şekil ve fonksiyon hem de anlam
incelemesi yapılacaktır. Bildiride Hüseyin Namık Orkun tarafından Eski Türk Yazıtları (1938) adlı
kitabının ikinci cildinde yayımlanan Irk
Bitig metni esas alınmıştır. Eserde tespit edilen on dört farklı rengin
hangi varlıklara ad veya sıfat olduğu (tıg
at, kara kuş, yaşıl kaya,…), cümle içerisinde ne tür fonksiyonlarda yer
aldığı, eserdeki kullanım sıklık dereceleri (kara, altun, ak,…) ile günümüzde kullanımdan düşmüş olanları (ürüij,
yazıg, boymul,…)
izah edilecek ve renk adlarının tarihî ve çağdaş Türk lehçelerinin söz
varlığına sağladığı katkılar ortaya konulacaktır.
Anahtar
Kelimeler:
Renk adları, Eski Uygur Türkçesi, Irk
Bitig, sembolik ifade, kültürel çağrışım
Following the collapse of the Uighur State in Otuken
(840 A.D) by Kyrgyzs; one branch of Uighurs, Yagmas first captured the city of
Kashgar and then Balasagun on their migration route to the west. Afterwards
those areas became religious (Kashgar) and political (Balasagun) capitals of
the Karakhanid State (840-1212 A.D) that ruled over Transoxiana and Eastern
Turkistan. From 840 A.D onwards while the Otuken-oriented power started
expanding toward the west, the new geography that they encountered was to be a
new area of struggle for Turks. The disintegration of power after the Old
Turkish Period (6th-11th centuries B.C) led to the disintegration in literary
language which started revealing itself in different phratries in different
local forms along with their different written languages; and there it was
coming the Middle Turkish Period (11th-16th centuries).
Not only their expansion to the west but also their
adoption of Islam in the 10th century marked a new period with respect to their
entrance into a new spiritual and cultural realm; and the first literary works
of Islamic Period have begun to rise to the surface. One of the top examples of
those Turkish works that are formed in Islamo-cultural circles was Yusuf Has
Hacip (of Balasagun)’s Kutadgu Bilig
(H 462) which was completed in 1069-1070 and dedicated to Eastern Karakhanid
ruler Tabgac Ulug Bugra Khan. It is in a poetic mesnevi form consisting of 6645
couples, written in aruz prosody and Karakhanid Turkish Era (11th-13th
centuries).
Naturally, several new and distinct concepts emerged
in the vocabulary of Karakhanid Turkish (11th-13th centuries) ranging from
worldviews, lifestyles, moral values to cultural transformations. In this
anouncement,we will try to figure out the corresponding words of the concept of
marriage in Kutadgu Bilig (evlik al-, kisi al-, ķızıġ erke bir-,….), what other elements or whom are included in the
concept (ay unur, saķınuķtişi, ķızıl,…), and
from the resultant conceptual frame, we will shed light upon the differing
dimensions in understanding, interpretations and reflections on marriage of
Turks who had very recently become Muslims.
This study is grounded on Reşit Rahmeti Arat’s work
titled Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig I that was published by Turkish Language
Association in 2007. In this anouncement, we will firstly identify those words
that are related to marriage; and secondly we will make of a conceptual frame
of marriage by a thematic classification of those words that are identified as
relevant to the concept “marriage”.