Kahve Brezilya’dan Gelir: 1932-1946 Yılları Arasında Kahve İnhisarına Yönelik Mikro Tarihsel Bir İnceleme


Creative Commons License

Külli B.

4. İşletme Tarihi Konferansı, İstanbul, Türkiye, 15 Ekim - 15 Kasım 2021, ss.73-75

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.73-75
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Kahve, 1544’te itibaren Türk kültüründe önemli bir yer tutmaya başlamıştır ve kahvehane gibi kültürel bir kurumun doğmasına da öncülük etmiştir (Yaman, 1942: 671-672/740). Avrupa kültüründe ise Venedikliler ile 17. Yüzyılda itibaren kahve önemli yer edinmiş ve tüm Avrupa’da yayılmıştır. 18 ve 19. asır boyunca, Avrupalıların koloni ve sömürgelerinde kahve üretimini teşvik etmesiyle bu uzun ve yavaş süreçte Yemen ve Habeşistan’daki kahvenin önemi azalmış (Poncet, 1709), öncüsü Avrupa olmak üzere diğer ülkeler, yönlerini Brezilya başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerine çevirmiştir (Topik: 2000: 643). Türkiye’de cumhuriyet dönemiyle birlikte gelişen milliyetçi kültürel yapı kahvehane kurumunun yapısını değiştirse de (Taştan, 2009: 72), kahveye olan talep devam etmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında kahve tüccarların kişisel ticari çabaları ile Türkiye’ye Avrupa’nın büyük liman kentleri üzerinden kahve getirmiştir. Ancak, kahve fiyatlarındaki dalgalanma kahvehaneciler ve halk tarafından tepki almış ve bunun üzerine hükümet soruşturma yapmıştır. 1932 yılı itibariyle ise kahvenin İnhisar İdaresi (Tekel) tarafından yurda sokulması yönünde harekete geçilmiştir. Bu çalışmada, 1932-1946 yılları arasındaki erken Cumhuriyet Dönemi ve 2. Dünya Savaşı döneminde İnhisar İdaresi tekelindeki kahve piyasasının çevresel değişimlerden nasıl etkilendiği ve kahvenin inhisarını etkin kılmak, devam ettirmek, kabulünü sağlamak için ne gibi önlemlerin alındığının ortaya koyulması amaçlanmıştır. Bu çerçevede, Peltonen’in 2001 tarihli Clues, Margins and Monads, The Micro–Macro Lınk In Historical Research adlı çalışmasında yararlanılarak özeldeki ipucu, satır araları (margins) ve ufak hikâyelere (monads) şu eksende incelenmiştir: 1929-1948 yılları arasındaki Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivleri’nde ve Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi’nde “kahve” etiketiyle arama yapılmıştır. Burada, 1932-1946 dönemi arasında ön plana çıkabilecek olan farklı önem düzeyine sahip 22 dokümana ulaşılmıştır. İpucu, satır aralarına ve hikâyelere ulaşmak için her bir dokümanın 15 gün öncesi ve 7 gün sonrasına ait süreç İstanbul Üniversitesi Gazeteden Tarihe Bakış Projesi’nde yer alan gazetelerde tek tek taranmıştır. Yaklaşık 15 yıllık süreci kapsayan incelemede konuya ilişkin farklı önem derecelerine sahip 63 habere ulaşılmıştır. Bu 63 haberin bulgularında hükumet, dış ülkeler -ticari anlaşmalar, ülke girişimleri, münferit ticaret adamları-, aracı ve ticaret adamları ile halk arasındaki ilişkilere değinilmiştir. Araştırmada bu bulguların, tarihsel ve mantıksal düzende araştırma yapısına oturtulması sağlanmıştır.

Coffee, starting from 1544, has been a cultural symbol in Turkish culture, and it led to set of coffee shop-like institutions (Yaman, 1942: 671-672/740). Coffee, with the Venetian merchants, had been significant trade stock in European culture in the seventeenth century, and in a short period, it spread alongside Europe. During the eighteenth and nineteenth centuries, the importance of Yemeni and Abyssinia coffees decreased (Poncet, 1709). The reason was that European countries turned faces to their colonies and promoted that colonial to the agriculture of coffee. In that period, the trade direction of coffee changed. Pioneering European countries, most countries redirected their routes to Latin American countries, especially Brazil (Topik: 2000: 643). With the acceptance of the republican regime in Turkey, the cultural structure of coffee shops changed (Taştan, 2009: 72). However, requests for coffee increasingly went on. In the first years of the republican regime, coffee had been brought to Turkey through the important port-cities of Europe with the individual commercial efforts of coffee traders. However, these individual attempts caused fluctuation in coffee prices. With the objections of the coffee shop owners and people, the government launched an investigation on the coffee trade. In 1932, it decided to continue the coffee trade under the control of İnhisar İdaresi (Monopoly Administration).

This research aims to show how the coffee trade under the monopoly İnhisar İdaresi affected environmental changes between 1932-1946, during the early Republican period of Turkey and WW2. Besides, this research aims to show taken measurements to make the coffee trade monopolize. In this context, using Peltonen's 2001 work Clues, Margins and Monads, The Micro-Macro Link in Historical Research, the specific clue, margins, and monads have examined in the following: “coffee” keyword has searched on state archives, both presidency archives, and foreign ministry archives. It has reached 22 documents on the different importance levels between the 1932-1946 periods. To reveal clues, read the between lines, and stories each document has browsed on the newspaper that found on the Istanbul University Retrospective from The Newspaper Project (İstanbul Üniversitesi Gazeteden Tarihe Bakış Projesi). In the review covering an approximately 15 years-long period, 63 news related to documents has reached. At findings of the news have reached ties, connections, and agreements in the following: government and foreign countries relationships -commercial agreements, country enterprises, individual attempts-, intermediaries, traders, and public requests. Findings in the research have ensured that placed to research structure under the logical order.