SANTRAL DIABETES INSIPIDUS VE HIPEROZMOLAR HIPERGLISEMIK DURUM BERABERLIĞI


Creative Commons License

Nasıfova V., Mutlu Ü., Hacişahinoğulları H., Soyluk Selçukbiricik Ö., Gül N., Kubat Üzüm A., ...Daha Fazla

57. Ulusal Diyabet Metabolizma ve Beslenme Hastalıkları Kongresi, Muğla, Türkiye, 1 - 05 Haziran 2021, ss.289

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Muğla
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.289
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

SANTRAL DIABETES INSIPIDUS VE HIPEROZMOLAR HIPERGLISEMIK DURUM BERABERLIĞI

Vafa Nasifova, Ümmü Mutlu, Hülya Hacışahinoğulları, Özlem Soyluk Selçukbiricik, Nurdan Gül, Ayşe Kubat Üzüm, Kubilay Karşıdağ

İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı, İstanbul

AMAÇ: Hiperozmolar Hiperglisemik Durum (HHD), tip 2 diyabetli hastalarda görülebilen akut hiperglisemik acil tablolardan biridir. Santral Diabetes İnsipidus (SDİ) ise, antidiüretik hormonun (ADH) yetersiz sekresyonu ile karakterize, poliüri ve polidipsiye yol açan hastalıklardandır. Özellikle hipotalamo-hipofizer bölgeyi etkileyen kranial operasyonlar sonrası SDİ oluşabilir. HHD ve SDİ birlikteliği nadir bir durumdur, klinisyenler için hem tanı hem de tedavide zorluklara neden olmaktadır. Burada kraniofarenjiyom operasyonu sonrası HHD ve SDİ’nin eşzamanlı görüldüğü bir olgu sunulacaktır.

METOD: Yirmi iki yaşında erkek hasta, halsizlik ve şuur bulanıklığı şikayeti ile acil dahiliye polikliniğine getirildi. Hastanın özgeçmişinde 3 ay önce kraniofarenjiyom nedeniyle transsfenoidal yolla operasyon öyküsü olup bilinen başka kronik hastalığı yoktu. Postoperatif dönemde desmopressin, deksametazon ve levotiroksin tedavileri başlanmış olan hastanın poliklinik kontrollerine gitmediği ve ilaçlarından sadece antiödem etki için yüksek dozda verilen deksametazonu aynı dozda (8mg/gün) kullanmaya devam ettiği öğrenildi. Acil tetkiklerinde glukoz:1440 mg/dL, düzeltilmiş Na: 167 mmol/L, kreatinin:1.5 mg/dL, idrar tahlilinde ketonüri ve glukozüri, idrar dansitesi de 1017 olarak saptandı. HbA1C: %8.1, C-peptid: 2,82 ng/ml (1.1-4.4) olan hastanın ön hipofiz hormonları santral hipotiroidi ve hipogonadotropik hipogonadizm ile uyumlu idi.

BULGULAR: Endokrinoloji servisine yatışı yapılan hastaya insülin infüzyonu ve parenteral hidrasyon ile yakın elektrolit ve diürez takibi yapılarak desmopressin tedavisi başlandı. Antiödem amaçlı başlanmış olan deksametazon tedavisi metilprednizolon tedavisine geçilerek levotiroksin replasmanı da tekrar başlandı. Metabolik tablosu düzelince bazal- bolus insülin tedavisine geçildi. Başlangıçta 24 saatlik idrar çıkışı 14000 ml olan hastanın takipte 24 saatlik idrar çıkışı 1500-4600 ml arasında seyretti. Desmopressin dozu tedricen artırılarak 150 mcg/gün dozuna çıkıldı. Serum sodyum düzeyi normal düzeylere geldi ve kan şekeri regülasyonu da sağlandı. Steroid tedavisi tedricen azaltılarak prednizolon 7.5 mg/gün dozuna inildi.

SONUÇ: Hipofiz operasyonu sonrası Dİ gelişen ve sonrasında takipsiz kalarak yüksek doz steroid kullanımına bağlı HHD ile başvuran bir olgu sunulmuştur. Her iki durum poliüri ve polidipsiye yol açarak tanıda güçlüğe neden olabilir. Ayrıca SDİ varlığı HHD’deki dehidratasyonu ağırlaştırarak tedavide de zorluk oluşturabilir. Bu hastalarda ağır hipernatremi ve hiperglisemi düzeyi ile uyumsuz şekilde normal veya düşük idrar dansitesi, glisemi regülasyonuna rağmen devam eden poliüri Dİ açısından uyarıcıdır.