MEGARON, YTÜ Mimarlık Fakültesi E- Dergisi, vol.5, no.3, pp.128-136, 2010 (Peer-Reviewed Journal)
(Regional) Development agencies entered Turkey’s agenda after 2000, and have been criticized by different backgrounds since then. One of the most important criticisms is that “Law on the Establishment, Coordination and Duties of Development Agencies” (The Act No.5449) is incompatible with Turkey’s unitary structure and in contradiction to the ‘integrity of the administration’ that is our dominating constitutional principle. Thus, for these reasons a suit was filed to the Constitutional Court to nullify the law. In this case, which is vitally important in terms of showing the changes and resistance in perception of the nation-state and the future of development agencies, on 30th of November, 2007 the Constitutional Court made a decision to reject the application considering that the law, except for some provisions, is not contrary to the Constitution. Therefore, with this decision the restraints on the legal establishment of new development agencies and the existing agencies to carry on their activities were removed. The aim of this study is to draw attention to neglected administrative and legal dimensions of establishment and operations of agencies as well as to initiate a discussion on the place of agencies in the Turkey’s administrative structure. In the first part of the study, the periods of development agencies in line with the European Union from 2000 to present are described. The second part focuses on the suggested criticism about development agencies. The conclusion part evaluates the decision of Constitutional Court on the suit filed to nullify the “Law on the Establishment and Duties of Development Agencies”.
Türkiye’nin gündemine 2000 sonrası giren (bölge) kalkınma ajansları, gündeme girdiği günden itibaren farklı kesimlerden eleştirilere uğramaktadır. Eleştirilerin en önemlilerinden birisi 5449 sayılı “Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun”un Türkiye’nin üniter yapısıyla bağdaşmadığı ve yönetim yapımıza hâkim Anayasal bir ilke olan ‘idarenin bütünlüğü’ ilkesi ile çeliştiği yönündeydi. Nitekim bu nedenlerle ilgili kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine dava açıldı. Ulus-devlet algısındaki değişim ve direnci göstermesi ve kalkınma ajanslarının geleceği açısından çok önemli olan bu davada, Anayasa Mahkemesi 30.11.2007’de kanunun bazı hükümleri hariç, Anayasaya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verdi. Bu kararla birlikte artık hukuksal olarak yeni kalkınma ajanslarının kurulması ve mevcut ajansların faaliyetlerini devam ettirmesi önündeki engeller kalkmış oldu. Bu çerçevedeki bildiride amaçlanan, ajansların kurulması ve işleyişine yönelik, ihmal edilen yönetsel ve hukuksal boyuta dikkat çekmektir. Bunun yanı sıra, ajansların Türkiye’nin yönetim yapısındaki yeri üzerine bir tartışma geliştirmektir. Bildiride ilk olarak Avrupa Birliği ekseninde 2000 yılından günümüze kalkınma ajanslarının geçirdiği aşamalar anlatılmaktadır. İkinci bölümde ise kalkınma ajanslarına getirilen eleştiriler üzerinde durulmaktadır. Son olarak ise Anayasa Mahkemesinin “Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun” un iptali için açılan davada verdiği karar değerlendirilmektedir.