Amaç: Çalışmanın amacı, klinikopatolojik prognostik parametreler açısından, papiller tiroit karsinomunun klasik ve foliküler varyantları (KVPTK ve FVPTK) arasındaki farklılıkları değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 37 KVPTK ve 47 FVPTK'den oluşan 84 olgu dahil edildi. Patoloji raporları kullanılarak her olgu için, hasta yaşı, cinsiyet, multifokalite, tümör boyutu, tümör kapsülü, ekstratiroidal yayılım, intratümöral ve non-tümöral lenfosittik infiltrasyon, tümör evresi, lenf nodu metastazı ve uzak metastaz gibi patolojik prognostik parametreler kaydedildi. İki varyant bu parametreler açısından istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: FVPTK olguları KVPTK olgularına göre daha yaşlıydı (p= 0.016). Cinsiyet açısından fark görülmedi. Her iki grupta medyan tümör boyutu benzer olmasına rağmen 4 cm'nin üzerindeki tümörler FVPTK grubunda anlamlı olarak daha yaygındı (p= 0.044). Kapsül varlığı, FVPTK'de anlamlı olarak daha fazlaydı (p = 0.010). Multifokalite ve ekstratiroidal yayılım KVPTK'de daha sıktı ancak bu sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı değildi. KVPTK'de non-tümöral lenfositik infiltrasyon anlamlı olarak daha fazlaydı (p= 0.027), ancak intratümöral lenfositik infiltrasyon açısından fark yoktu. KVPTK ve FVPTK, tümör evresi ve lenf nodu metastazı açısından benzerdi. Uzak metastazlı sadece bir olgumuz vardı ve FVPTK grubundaydı. Sonuç: İki PTK varyantı birbirinden farklı bazı prognostik özellikler sergiliyor gibi görünmektedir ve bu durum onların farklı yönetimini gerektirebilir. Ancak bu karar için daha geniş serili daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Objective: The aim of the study was to evaluate the differences between the classical and follicular variants of papillary thyroid carcinoma (CVPTC and FVPTC) in terms of the clinicopathological prognostic parameters. Material and Method: The study included 84 cases consisting of 37 CVPTC and 47 FVPTC. Patient age, gender and pathological prognostic parameters including multifocality, tumour size, tumour capsule, extrathyroidal extension, intratumoural and non-tumoural lymphocytic infiltration, tumoural stage, lymph node metastasis and distant metastasis were recorded for each case by using the pathology reports. Two variants were statistically compared in terms of these parameters. Results: FVPTC cases were older than CVPTC cases (p= 0.016). There was no difference in terms of gender. Although the median tumour size was similar in two groups, the tumours over 4 cm were significantly more common in FVPTC (p= 0.044). Encapsulation was significantly higher in the FVPTC (p= 0.010). Multifocality and extrathyroidal extension were more frequent in CVPTC but these results were not statistically significant. Nontumoural lymphocytic infiltration was significantly higher in CVPTC (p= 0.027), but there was no difference in terms of intratumoural lymphocytic infiltration. CVPTC and FVPTC were similar for the tumour stage and the lymph node metastasis. We had only one case with distant metastases and it was FVPTC. Conclusion: Two PTC variants appear to exhibit some different prognostic features from each other and this may require different management of them. However, more studies with larger series are needed for this decision.
