Asır Asır İslâmî İlimler: Hicrî Beşinci Asrın İslâmî İlimlerin Gelişmesindeki Yeri Uluslararası Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 15 - 16 Kasım 2024, ss.71-73, (Özet Bildiri)
Nesh, erken dönemlerden itibaren İslâm âlimlerinin üzerinde hassasiyetle durduğu konulardan birisi olmuştur. Bu alanda eser yazımına hicri birinci asırda başlanması ve nesh literatürünün günümüze kadar artarak devam etmesi bunu göstermektedir. Müellifler gerek müstakil eserlerde gerekse tefsir mukaddimelerinde ve neshle herhangi bir açıdan ilişkili olan ayetlerin tefsirinde konu hakkındaki görüşlerini beyan etmişlerdir. Bu konuda görüş beyan eden isimlerden birisi de hicri beşinci asrın önemli simalarından olan Râgıb el-İsfahânî’dir. (öl. V./XI. yüzyılın ilk çeyreği) O, günümüze bir kısmı ulaşmış olan Câmiʿi’t-tefâsîr isimli hacimli tefsirinin Mukaddimesinde konuyu müstakil iki başlık altında ele almaktadır. İsfahânî konunun teorik çerçevesini çizdiği bu iki başlığın ilkinde öncelikle şeriatların içermiş olduğu ahkâmı tasnif etmekte, ardından bu ahkâm ile nesh ilişkisini değerlendirmektedir. O, şeriatların içermiş olduğu ahkâmı; itikadât (inanılması gereken hususlar), ibâdât (yapılması gereken ibadetler), müşteheyât (nefsin arzuladığı şeyler), muâmelât (insanlar arası ilişkiler), mezâcirât (caydırıcılar/cezalar) ve el-âdâbu’l-hulukiyye (ahlakî edepler) olmak üzere altı kısma ayırmakta, ardından da bu kısımların içeriğine dair bilgi vermektedir. O’na göre nesh, dinin haberlerle ilgili kısmında olmayıp emir ve nehyi içeren taabbüd kısmında gerçekleşmektedir. Dolayısıyla itikatta ve ahlakî edeplerde nesh kesinlikle caiz değildir. İbâdât, muâmelât ve mezâcirin ise “aslında” neshin vuku bulması söz konusu değildir. Nesh ancak ibâdât, muâmelât ve mezâcirin fürûunda caizdir. Râgıb el-İsfahânî “şeriatlar arası neshe” dair çizdiği bu çerçeveden sonra nesh ve tahsis farkına hususi bir başlık açarak “Kur'ân-ı Kerîm’de nesh” meselesine geçiş yapmaktadır. Bu başlık çalışmamız açısından oldukça önemlidir. Zira bu başlık altında Râgıb’ın nesh tanımı yer almaktadır. O’na göre nesh “Şer‘î hükmün beyanıyla sabit olmuş bir hükmün mislinin, kendisinden sonra gelen şer‘î bir hükümle ortadan kalkmasıdır.” Tanımda yer alan “misl” ve “terâhî” kayıtları Hanefî ve Şafiî âlimlerin nesh tanımında yer almamaktadır. Bu kayıtlar Mu‘tezilî âlimlerin nesh tanımlarında ön plana çıkmaktadır. Mu‘tezilî âlimler, neshin bedâya yol açacağı düşüncesini engellemek için tanımlarında “misl” kaydına; emrin mukayyet olmaması için de “terâhî” kaydına yer vermişlerdir. Buradan hareketle Râgıb el-İsfahânî’nin nesh tanımının Mu‘tezilî nesh tanımına yakın olduğunu söylememiz mümkündür. Ancak bu durumun, Râgıb’ın Mu‘tezilî bir âlim olduğu iddialarına dayanak teşkil edip etmediği dakik bir şekilde değerlendirilmeye muhtaçtır. Bu çalışma Râgıb el-İsfahânî’nin nesh düşüncesini ve uzanımlarını konu edinmektedir. Çalışmada kavram analizi, söylem analizi ve içerik analizi yöntemleri kullanılarak müellifin özellikle Câmiʿi’t-tefâsîr isimli tefsiri, bu tefsire yazmış olduğu Mukaddimesi ve Kur’an lafızlarını açıkladığı alfabetik bir sözlük mahiyetinde olan Müfredâtü elfâzi’l-Ḳurʾân (el-Müfredât fî garîbi’l-Ḳurʾân) isimli eserleri merkeze alınmıştır. Mukaddime ve Müfredât’tan hareketle müellifin nesh düşüncesinin teorik veçhesi; Câmiʿi’t-tefâsîr isimli tefsirinden ise bu düşüncenin pratiğe yansıyan yönleri analiz edilmiştir. Ayrıca Râgıb’ın Mu‘tezilî bir âlim olduğu yönünde literatürde yer alan iddialar da dikkate alınarak nesh görüşü Mu‘tezilî âlimlerin nesh düşüncesiyle karşılaştırmalı olarak okunmuştur. Bu karşılaştırmada Mu‘tezilî âlimlerin görüşlerini yansıtması açısından Basra Mu‘tezilesi’nin ünlü kelamcısı ve Râgıb’ın çağdaşı olan Kâdı Abdülcebbar (öl. 415/1025), Mu‘tezile’nin önemli usûl âlimlerinden Hâkim el-Cüşemî (öl. 494/1101) ve yine Râgıb gibi önemli bir dilci olan Zemahşerî (öl. 538/1144) örneklem olarak belirlenmiştir.
Rāgıb al-Isfahānī, in the Muqaddima of his tafsīr “Câmiʿi’t-tefâsîr”, discusses the issue of nashk under two separate headings. In the first of these two chapters, in which he draws the theoretical framework of the subject, Isfahānī first classifies the ahkām contained in the Sharī'ah and then evaluates the relationship between these ahkām and naskh. He divides the ahkā'ah contained in the Sharī'ah into six parts: i'tikāt (matters to be believed), ibādāt (acts of worship to be performed), mushtaḥayāt (things that the soul desires), muāmalāt (interpersonal relations), mezājirāt (deterrents/punishments), and al-ādāb al-hulukiyya (moral manners), and then provides information about the content of these parts. According to him, the nashk takes place not in the part of the religion related to the news, but in the part of taabbud, which includes commandments and prohibitions. Hence, it is absolutely impermissible in matters of i'tikāt and al-ādāb al-hulukiyya. In the case of ibādāt, muāmalāt and mezājir, there is no question of nashk in fact. Naskh is permissible only in the sub-items of ibādāt, muāmalāt and mezājir. After this framework of "inter-sharia naskh", Rāgıb al-Isfahānī opens a special chapter on the difference between naskh and specification (takhsīs) and moves on to the issue of "abrogation in the Qur'ān". This title is very important for our study. Because Rāgib's definition of nashk is included under this heading. According to him, nashk is "the removal of the equivalent of a ruling that was fixed by the declaration of a Sharī'ah ruling by a Sharī'ah ruling that came after it." The expressions "misl" and "terāhī" in the definition are not included in the definitions of nashk of Hanafī and Shafi'i 'ulama. These expressions are prominent in Mu'tazilite 'ulama definitions of nashk. From this point of view, it is possible to say that Rāgib al-Isfahānī's definition of nashk is close to the Mu'tazilite definition of nashk. However, whether this constitutes a basis for claims that Rāgib was a Muʿtazilite scholar should be evaluated sensitively. This study deals with Rāgıb al-Isfahānī's idea of nashk and its extensions. In this study, concept analysis, discourse analysis, and content analysis methods were used to analyze the author's works, especially his tafsīr entitled Câmiʿi’t-tefâsîr, his Mukaddime to this tafsīr, and Müfredâtü elfâẓi’l-Ḳurʾân (el-Müfredât fî ġarîbi’l-Ḳurʾân) Based on the Mukaddime and el-Müfredât, the theoretical aspect of the author's idea of nashk was analyzed, and the reflection of this idea in practice was analyzed from his tafsīr entitled Câmiʿi’t-tefâsîr. In addition, by taking into account the claims in the literature that Rāgib was a Mu'tazilite scholar, his view of nashk was read in comparison with the Mu'tazilite 'ulamas view of prothesis. In this comparison, in order to reflect the views of Mu'tazilite ‘ulama, Qāḍī ʿAbd al-Jabbar (d. 415/1025), the famous theologian of the Basra Mu'tazilites and a contemporary of Rāgıb, al-Hākim al-Jushamī (d. 494/1101), one of the important scholars of usul of the Mu'tazilites, and Zamakhsharī (d. 538/1144), an important linguist like Rāgıb, were chosen as samples.