Physis'ten Natura'ya İlk Çağ'da Doğa, Abrim Gürgen, Editör, Doğu Kütüphanesi, İstanbul, ss.483-506, 2021
Düşünen varlıklar olarak ilk varoluşumuzdan beri çevremizde gördüklerimizi,
olup bitenleri, doğayı anlamaya, anlamlandırmaya çalışmışız.
Bu süreç bizi hem doğayı hem de doğaya dışarıdan bakan ama
aynı zamanda da doğanın içinde olan kendimizi sorgulamaya, tanımaya
götürmüştür. Doğayı sorgulamak, araştırmak, tanımak uğraşımız
bitmiş değil, hiçbir zaman da bitmeyecek. Dünyamızın yaşadığı
son salgın olayı, iklim krizi doğayı anlamak, anlamlandırmak, canlı
kalabilmek, iyi ve mutlu yaşayabilmek için, sonuçsuzca ona hükmetmeye
çalışma çabalarımızın yine somut bir örneği olarak karşımızda
durmaktadır. Son zamanlarda dünya yüzünde yaşananlar bizleri doğa
üzerine yeniden düşünmeye sevk ediyor. Çağlar boyunca geliştirdiğimiz
ve geliştirmekte olduğumuz teknolojiyle ona bütünüyle hükmedemeyeceğimize
göre, doğa ile ilişkimizi yeniden gözden geçirmenin zamanı
geldi de geçiyor bile. İşte tam da bu durumda Stoa Felsefe okulunun
mutlu olmak için, bilgi sahibi insanın, dolayısıyla erdemli insanın
doğaya uygun yaşama ilkesi akla gelmektedir. Stoa felsefesinde doğa
nasıl tanımlanır? Doğaya uygun yaşamak ne anlama gelmektedir? Bu
yazının amacı, Antikçağın Stoa Felsefe okulunun bu en temel ilkesini,
öğretinin takipçilerinden, Romalı Lucius Annaeus Seneca’nın felsefi
yazılarını esas alarak irdelemektir.