RASYONEL TERCİH YAKLAŞIMI REHBERLİĞİNDE BELİRLEYİCİ AKTÖRLERİN ÜLKE SEÇİM BARAJI ORANI TERCİHİ: TÜRKİYE ÖRNEĞ


Aslan M. Ç.

ANKARA UNIVERSITESI. SIYASAL BILGILER FAKULTESI DERGISI, cilt.74, sa.4, ss.757-778, 2022 (Hakemli Dergi)

Özet

“Rasyonel Tercih” yaklaşımına göre, birden fazla seçeneğe sahip olan bir birey amacı ile seçeneklerin sonuçları arasında bağıntı kurarak uygun seçeneğe yönelir. Bu yaklaşım, seçim sisteminin bağımlı değişken olduğu çalışmaların kuramsal zeminlerinde sıklıkla kullanılmıştır. Buna göre, seçim sisteminin nasıl belirlendiği sorusuna cevap önerirken, karar alıcı aktörlerin siyasal amaçları gözetilmelidir. Buna karşın, Türkiye’de seçim sistemini konu alan çalışmalarda, “temsilde adalet” normunu önceleyen cevaplar önerilmiştir. “Nasıl bir seçim sistemi olmalı” gibi normatif sorulara ağırlık verilmişken, “karar alıcı aktörler seçim sistemini nasıl şekillendirir” gibi ampirik sorular yeterince tartışılmamıştır. “Rasyonel tercih” yaklaşımını merkezine alan bu çalışmada, seçim sisteminin bileşenlerinden olan “ülke seçim barajı” üzerinde durulmaktadır. Karşı-olgusal (counterfactual) yöntemle farklı ülke barajı seviyelerinde (%0, %5, %7) 2002–2015 parlamento seçim sonuçlarının üreteceği milletvekili dağılımıyla, belirleyici aktörlerin “yasama çoğunluğunu kazanma” amaçları arasındaki bağıntıyı incelenmektedir. Mevcut %10 seçim barajının korunması veya %7 seviyesine çekilmesi seçenekleri “yasama çoğunluğunu kazanma” öne çıkan “rasyonel tercihler” olarak tanımlanmıştır.

The rational choice approach holds the view that an individual having more than one alternative is likely to opt for the one that will serve the individual’s interest best. This approach has been glossed over in existing studies on electoral system in Turkey. Much attention has been paid to normative questions, such as “how should the electoral systems be,” yet less attention has been given to the empirical questions, such as “which electoral system the decisive actors opt for.” Considering this gap, the article embraces the rational choice approach and discusses the impact of different electoral threshold levels on the incumbent’s electoral interest. Based on a counter-factual question - how would the legislative seats be distributed among the parties at different electoral threshold levels (0%, 5%, 7%) in parliamentary elections from 2002 and 2015 - this study concludes that the incumbents would deem one of the two alternatives as “the most rational choice” in terms of electoral threshold level: 7 per cent or 10 per cent level.