in: Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi (30. Kitap), İSPİR ZEYNEP, ŞİMŞEK EMRE, ŞAHİN YILMAZ, ŞEN SELVİ MÜLEYKE, KARATAŞ YUSUF ENES, Editor, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul, pp.36-46, 2024
Toplumsal sözleşme, bir toplumda yaşayan bireylerin toplumsal yaşamın devamı amacıyla bazı normlara uyma konusunda anlaşmaları, haklarının bir kısmını bir üst otoriteye devretmeye razı olmaları şeklinde bireyler arasında gerçekleştirilen bir sözleşmedir. Toplumsal sözleşme teorisi, devletin meşruiyetinin kaynağını açıklamaya, insanların çeşitli haklarından vazgeçerek bir üst otoriteye itaat etmelerinin ardında yatan saike ulaşmaya çalışır. Bu teori esasen bir varsayımdan ibaret olup doğa durumu varsayımından hareket ederek başta bir devlete sahip olmayan insanların kendini koruma doğal hakkından feragat ederek kendilerini bir yaptırım gücüne bağlamalarını ifade eder. İskoç Aydınlanması ise 18. yüzyılda İskoçya’da gerçekleşen entelektüel ve bilimsel hayatı ifade eder. Bu incelemede İskoç Aydınlanma düşünürlerinin görüşlerinden hareketle toplumsal sözleşme teorisine yönelik görüşler ve eleştiriler irdelenecektir.
İskoç Aydınlanması düşünürleri, kendilerinden önceki toplumsal sözleşme teorisi düşünürlerini eleştirmiş; toplumsal sözleşme teorisi ile devletin doğuşunun ve meşruiyetinin anlaşılamayacağını ortaya koymuşlardır. Doğal hukuk düşüncesinden ayrılarak devletin doğusunu ve toplumu ampirik verilerle açıklamaya çalışan bu dönem düşünürleri için doğal olarak devletin doğuşu da tarihsel deneyim yoluyla elde edilebilecek bilimsel verilere dayanmalıdır. İncelememizde kendilerinden sonraki dönemleri de derinden etkilemiş bu dönemin üç önemli isminin görüşlerinden yararlanılacaktır. Bu isimler David Hume, Adam Smith ve Adam Ferguson’dır.
David Hume’a göre tüm yönetimler başlangıçta ya bir ayaklanma ya bir fetih ya da her ikisi üzerine kurulmuş olup bu toplumlarda insanların rızaları yahut gönüllü boyun eğmeleri gibi bir durum söz konusu olmamıştır. Tüm yönetimler güç ve şiddet vasıtasıyla doğduklarından bir anlaşma temeline dayanan toplumsal sözleşme düşüncesi anlamsızdır. Adam Smith de benzer şekilde sözde toplumsal sözleşme kurucularının sözleşmeyle hiçbir alakaları olmadığını, sözleşmenin varlığından haberdar olmadıklarını ileri sürer. Smith’e göre itaat yükümlülüğünü sağlayan şey toplumsal sözleşme varsayımı değil, otorite ve yararlılık prensipleridir. Adam Ferguson’a göre ise toplumsal sözleşme bir kaynaktan doğan iddianın diğerinden geliyormuş gibi sürdürüldüğü teorik olarak yalnızca bir kurgudur. Ferguson, toplumsal sözleşmecilere şüpheyle yaklaşır; zira sözleşme varsayımı temelsizdir. Sözleşme bir soyutlama, bir spekülasyondur. Doğa durumuna dair ön kabuller yerinde değildir; zira doğal durum kuramcıları tarihsel bir bakış açısından uzak hareket ederek insanoğlunun durumunu ve şartlarını göremezler.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal Sözleşme, İskoç Aydınlanması, David Hume, Adam Smith, Adam Ferguson.