ÜSKÜPİSTANBUL KENTSEL KÜLTÜREL KİMLİKLER , İstanbul, Turkey, 13 - 15 November 2019, no.6673281, pp.241-260
Yazıtlar, bir coğrafyada bir toplumun ve milletin varlığının en canlı ve estetik
tanıklarından biridir. Devletler ve uluslar inşa ettikleri binaları, inşaat tarihini, binayı inşa
eden kişinin adını ve binanın önemini ifade eden yazıtlarla süslemişlerdir. Balkanlar'daki
600 yıllık varlığı boyunca Osmanlı İmparatorluğu şehirleri camiler, saat kuleleri, köprüler,
çeşmeler ve hamamlarla yeniden inşa etti ve bu yapıları yazıtlarla tamamlamıştır. Üsküp,
Osmanlı asırları boyunca türbeler ve sosyal yaşam yapıları ile donatılmış bir şehirdir ve
Üsküp kitabelerinde büyük ve estetik bir hafıza bulunmaktadır.
Bazıları çeşitli nedenlerle hayatta kalamayan bu yazıtlar, binanın durumuna ve amacına
bağlı olarak Kur'an-ı Kerim âyetlerini içerir. Bazen bu metinler profan şiirlerdir. Fakat her
durumda, bu yapıların dinî bir karaktere sahip olduğunu söylemek mümkündür çünkü
Allah'ın takdirini kazanmak için inşa edilmiştir.
Yazı ve hat sanatı Osmanlı sanatı ve estetiğinde çok mühim bir yer tutar. İslam resim ve
tasvire hoş bakmadığı için İslam sanatkârı, resimsizliğin açacağı boşluğu kaldırmanın
yolunu tuttu ve hüsn-i hatla gözün zevkini tatmin etti. İmparatorluğun diğer tarihî şehirleri
gibi Üsküp'ün kitabeleri da şiir ve yazıyı ustaca birleştiren metinlerle bezenmiştir.
Üsküp'teki mimari eserlerin çoğunda Arapça veya Türkçe olarak yer alan bu kitabelerin
bazıları inşa ve onarım tarihlerini içermektedir. Bunlar sayesinde, bu yapıların ne zaman
inşa edildiğini, ne zaman ve hangi yangınlarda yakıldığını, hangi depremlerde hasar
gördüğünü ve hangi komutanların tahrip ettiğini öğreniyoruz. Başka bir deyişle, bu
yazıtlardan bu mimari eserlerin, hikâyeleri ve maceralarını okuyoruz.
Bu çalışmada söz konusu kitabelerin “kentin hafızası” içindeki yeri vurgulanacaktır.
Üsküp yüzyıllar boyunca birçok ülkeye ev sahipliği yaptığı için güçlü bir kültürel dokuya
sahip bir şehirdir. Bu şehirde çeşitli kültürlerin ve medeniyetlerin izleri hâlâ kendisini
gösterebilmektedir. Bu izleri günümüz nesillerinin anlayacağı ve kültürel devamlılığı
sağlayacak ve koruyacak şekilde sunmak çok önemlidir. Buna ek olarak, Üsküp gibi
kültürel şehirlerin bu hafıza taşıyan unsurlarının deşifre edilmesi, birlikte yaşam kültürü
oluşturmak için büyük önem taşımaktadır.
Bu kitabelerin okunması konusunda daha önce çeşitli araştırıcılar tarafından bazı
incelemeler yapılmış olsa da, Osmanlı dilinde yazılmış bu yazıtlar tam ve doğru bir şekilde
deşifre edilmemiş, okunmamış ve incelenmemiştir. Bu metinleri tam olarak incelemek için
derinlemesine Osmanlı Türkçesi, (hüsn-i hat) ve Klasik Türk Şiirini, yani bu şiirin
metaforları ve tekniklerini, özellikle de “ebced” bilmek gerekir. Bu nedenle, bu çalışma
Üsküp'teki bugün ayakta olan veya olmayan 24 eserin çevirilerini ve yazıtların aydınlatıcı
ve bilgilendirici yönlerine odaklanacaktır. Günümüz kuşakları tarafından okunamayan ve
anlaşılamayan yazıtların Arapça olanlarının tercümeleri konu hakkındaki en yetkin araştırıcı olan Lidya Kumbaracı Bogoyevic’in eserinden aynen alınacak ve başlıkta ifade
edildiği gibi Osmanlı Türkçesiyle yazılmış olanlar tarafımızca okunacaktır.