Kelam Tarihi, Fikret Soyal, Editör, Ensar Nesriyat, İstanbul, ss.1-195, 2024
Kelâm ilmi, İslâm’ın inanç esaslarını tespit etmek (ispât) ve bu esaslara yönelik saldırılara karşı koymak (savunmak) şeklinde bir misyona sahiptir. Allah Rasûlü’ne vahyin nâzil olduğu günlerde adı Kelâm olan bir ilim olmasa da itikadî hükümler İslâm’ın aslını oluşturduğundan inançla ilgili meseleler her zaman güncelliğini korumuştur. Peygamberimizin âhirete irtihâlinden sonra, ilk teşekkül eden ilim Kelâm olmaktadır. Teorik temellerini Kur’an’ın belirlediği çerçevede hareket eden İslâm âlimleri, Allah’ın varlığı ve birliği başta olmak üzere itikadî konularda aklî delilleri kullanarak tevhîdi ispât etmeyi en önemli görev olarak görmektedirler. Bu yönüyle Kelâm ilmi amelî konularla ilgilenen Fıkıh ilminden ayrılsa da Fıkıhçıların amelî konularda naklin yanında aklî delillere başvurması gibi Kelâmcılar da naklî delillerin yanında aklî delilere başvurarak itikadî konuları temellendirmeye çalışmaktadırlar. Bu faaliyetle Fıkıhçılarla Kelâmcılar arasında ortak bir nokta ortaya çıkmaktadır. Zira aynı mantıkla hareket eden Fıkıhçılar amelî hükümleri tespit etmekte, Kelâmcılar da inançla ilgili ilkeleri ortaya çıkarmaktadır.