Sosyal Politikada Güncel Gelişmeler: Dezavantajlı Gruplar, Osman Akgül, Editör, Gazi Kitabevi, Ankara, ss.1-65, 2020
Türkiye emek piyasasında gençlerin işgücüne katılım durumlarının ve genç işgücüne yönelik ulusal politikaların analiz edildiği bu makalede genç nüfus TÜİK’in de referans aldığı 15-24 yaş aralığı olarak belirlenmiştir. 15-24 yaş grubunda yer alan ve genç nüfus olarak tanımladığımız bireyler, ülkelerin sürdürülebilir, yenilikçi ve katılımcı kalkınma planları açısından itici ve belirleyici bir kaynak ya da fırsat olarak değerlendirilmektedir. Genç bireylerin eğitimi, iş deneyimi, girişimciliği ve istihdamdaki verimlilikleri ülke ekonomilerinin kalkınma süreçlerini hızlandırıcı ve belirleyici fırsatlar sunabilmektedir. Gençlere yönelik politika, teşvik ve yatırımların yetersizliği ise bir takım tehditleri de beraberinde getirmektedir. Bunlar işgücüne dahil olmama, genç işsizliği, ne eğitimde ne istihdam da ne de yetiştirme de olmama (NEİY-NEET), güvencesiz, düşük ücretli ve vasıfsız işlerde çalışma, iş ve gelir kaybı yaşama, düzen kuramama vb. olarak ifade edilebilir. Diğer yandan tüm dünyada yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki payının artıyor olması, daha çok tüketici rolünde ve genellikle herhangi bir işte çalışamayan ve üretime aktif olarak katılamayan bir profilin, çalışma çağı nüfus üzerindeki bağımlılık yükünün artması anlamına gelmektedir. Bu tip tehditler yoksulluk ve sosyal dışlanmayı da beraberinde getirerek genç bireylerin çoklu dezavantajlılık yaşamalarına neden olabilmektedir. Bu fırsat ve tehditler üzerine makalede genç işgücüne yönelik politikalar ele alınmış ve genç işgücünün emek piyasasındaki yeri ve özellikleri geniş bir perspektif ile analiz edilmiştir. Gençlere yönelik aktif ve pasif işgücü piyasası politikalarının da değerlendirildiği çalışmada TÜİK, EUROSTAT ve İŞKUR gibi kurumların istatistik veri tabanlarından sağlanan verilerin analizi yapılarak Türkiye’de genç işgücünün fırsat ve tehditlerini belirleyen yapısal özellikler belirlenmeye çalışılmıştır.Türkiye emek piyasasında gençlerin işgücüne katılım durumlarının ve genç işgücüne yönelik ulusal politikaların analiz edildiği bu makalede genç nüfus TÜİK’in de referans aldığı 15-24 yaş aralığı olarak belirlenmiştir. 15-24 yaş grubunda yer alan ve genç nüfus olarak tanımladığımız bireyler, ülkelerin sürdürülebilir, yenilikçi ve katılımcı kalkınma planları açısından itici ve belirleyici bir kaynak ya da fırsat olarak değerlendirilmektedir. Genç bireylerin eğitimi, iş deneyimi, girişimciliği ve istihdamdaki verimlilikleri ülke ekonomilerinin kalkınma süreçlerini hızlandırıcı ve belirleyici fırsatlar sunabilmektedir. Gençlere yönelik politika, teşvik ve yatırımların yetersizliği ise bir takım tehditleri de beraberinde getirmektedir. Bunlar işgücüne dahil olmama, genç işsizliği, ne eğitimde ne istihdam da ne de yetiştirme de olmama (NEİY-NEET), güvencesiz, düşük ücretli ve vasıfsız işlerde çalışma, iş ve gelir kaybı yaşama, düzen kuramama vb. olarak ifade edilebilir. Diğer yandan tüm dünyada yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki payının artıyor olması, daha çok tüketici rolünde ve genellikle herhangi bir işte çalışamayan ve üretime aktif olarak katılamayan bir profilin, çalışma çağı nüfus üzerindeki bağımlılık yükünün artması anlamına gelmektedir. Bu tip tehditler yoksulluk ve sosyal dışlanmayı da beraberinde getirerek genç bireylerin çoklu dezavantajlılık yaşamalarına neden olabilmektedir. Bu fırsat ve tehditler üzerine makalede genç işgücüne yönelik politikalar ele alınmış ve genç işgücünün emek piyasasındaki yeri ve özellikleri geniş bir perspektif ile analiz edilmiştir. Gençlere yönelik aktif ve pasif işgücü piyasası politikalarının da değerlendirildiği çalışmada TÜİK, EUROSTAT ve İŞKUR gibi kurumların istatistik veri tabanlarından sağlanan verilerin analizi yapılarak Türkiye’de genç işgücünün fırsat ve tehditlerini belirleyen yapısal özellikler belirlenmeye çalışılmıştır.