“Kur’an ve Tercüme (Göksel Alemde Tercüme Edilmiş Olabileceğine Dair Bir Deneme)”


Creative Commons License

Aydar H.

İlmi Dergi Diyanet, vol.46, pp.95-128, 2010 (Peer-Reviewed Journal)

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: 46
  • Publication Date: 2010
  • Journal Name: İlmi Dergi Diyanet
  • Page Numbers: pp.95-128
  • Istanbul University Affiliated: Yes

Abstract

KORAN AND TRANSLATION (An Essay On The Probability of Translation Of Holy Koran In The Celestial Kingdom) This work studies the levels and process of the revelation of Holy Koran with its possible translation in Levhi Mahfuz (in guarded/preserved tablets) As it is well know, Holy Koran was firstly formed in Levhi mahfuz then revealed to Gabriel who conveyed the Divine message to Prophet Mohammad in the different forms and stages. According to detailed information of some Muslim scholars, during the process of completion (from formation to revelation), Koran had new practical and temporal variations rather than spiritual changes. No doubt, in the very beginning of this stage, Koran was only a divine knowledge of Allah. However, with the permission of Allah, each process made it more readable, understandable and well known for angles and humankind. Since making unknown texts understandable for others means translation or inner-translation, the process of completion of Holy Koran can be regarded as a translation as well. To draw the attentions towards the existence and possibility of inner translation in Holy Koran, this article focuses on Arabic articulation of Non- Arabic conversations of early messengers which demonstrates the inner Quranic translation of non -Arabic dialogs into Arabic.
Bu çalışmada Kur’an’ın nüzul aşamaları işlenerek, bu aşamalarda Kur’an’ın yaşadığı değişimin, tercümeyle ilgisi kurulmaya çalışılmıştır. Kur’an’ın Levh-ı mahfuzda oluşumu, daha sonra melek Cebrail’e intikali, oradan da Hz. Peygamber’e inzali aşamaları ve bunlara dair âlimlerimizin verdiği detaylı bilgiler, onun bu süreçte “mana” olarak değil, fakat “şekil” olarak değişim geçirdiğini göstermektedir. Bu değişim süreçlerinin her birinde Kur’an, daha fazla okunur, bilinir, anlaşılır olmuştur. Önceleri yalnız ilahi bilgi vaziyetindeyken, daha sonra melekler ona muttali olmuş ve nihayet insanlık onu okur, bilir ve anlar olmuştur. İşte bu süreçlerin hepsi, bu çalışmada birer “tercüme” olarak değerlendirilmiştir; zira bir metnin başkaları tarafından bilinir, anlaşılır hale getirilmesi de tercümenin manaları arasında yer almaktadır ve bu “dil içi tercüme”, yani “bir dilin kendi içinde yapılan tercüme” diye bilinmektedir. Çalışmada ayrıca, Kur’an’da önceki milletlere, peygamberlere, hatta insan dışı varlıklara ait pek çok konuşma örneklerinin verildiğinden bahisle, esas itibariyle Arapça olmayan bu diyalog ve konuşma örneklerinin birer “tercüme” olduğu üzerinde durulmuştur. Bu çalışmayla, gerek Kur’an’ın nüzul aşamalarında yaşadığı sürecin, gerekse içinde daha önceki millet ve peygamberlere ait konuşmaların Arapça olarak verilmesinin, Kur’an’ın kendi iç dinamikleri içinde tercüme hareketinin mevcudiyetini gösterdiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.